7 Aralık 2017 Perşembe

Hayatınızda Yer Edecek 6 Kitap Tavsiyesi


Merhaba,
Bugünkü yazma hakkımı kitap önerisi konusunda kullandım. Uzun zamandan beri hayatımı şekillendiren ve ona anlam veren kitaplara bir yer açmak istiyordum. Bloğumda mevcut kategorilerin içinde bir de kitap bölümü yer alacak. Ama bu konuda o kadar çok şey aktarmak istiyorum ki her seferinde ertelemeyi seçiyorum. Tam olarak kendimi hazır hissettiğimde yazmak istedim ama o gün bir türlü gelmedi. Hani deli gibi çalıştığınız bir sınava girdiğinizde kalem tutup yazacak hâliniz kalmaz ya… Hani onca şeyi nasıl yazacağınızı bir türlü bilemez de özet geçmek istersiniz ya…
Benim kanaatim insan yeni öğrendiklerini anlatmaya daha hevesli olur. Bir de az bildiklerini… Çünkü içinde gizem ve heyecan vardır. Yıllarca içli dışlı olduğum bir hayatın parçaları olan bu kitapları nereden başlayarak nasıl anlatacağımı ben de bilmiyorum. Öyle romanlar var ki üstüne yorum yazarken sizin de bir roman yazmanız gerekiyor. Her cümlesi dopdolu, her satırı altı çizilesi ve içinize işleyecek türden kitaplar bunlar. Acemi ve başlangıç dönemlerinizde siz çok yorulmayın diye 6 kitap önerisinde bulunmak istiyorum.
Kitap önerileri roman, hikâye ve şiir şeklinde olacak. Tek türden gitmek iyi bir okuyucunun yapacağı bir iş değil. Ama bugün roman ve şiir veriyorum. Romanı okurken şiir ve hikâye türlerinden bihaber olmanızı istemem. Bu nedenle ilk 6’yi seçerken her ne kadar zorlansam da bu roman ve şiir türlerinden bir seçme hazırladım sizler için.
Her Kütüphanede Bulunabilecek 6 Kitap Önerisi
Aşağıda kitap önerileri listesinde göreceğiniz kitaplar belli bir sıraya göre dizilmemiştir. Önem sırası gözetmeden okumanızı tavsiye ederim. Yalnızca ilk kitabı seçmede zorlanmadım.
martı jonathan livingston
Martı Jonathan Livingston

1.    Martı Jonathan Livingston: Önerdiğim kitapları hangi sırayla okuyacağınıza iç sesiniz karar verecektir. Ama Martı’yi ilk sıraya koymanızı öneririm. Diğer hepsini ikinci sıraya koyabilirsiniz. Hani bazı kitaplar vardır ya içinize öyle bir işlemiştir, öyle bütünleşmişsinizdir ki kelimeler fazla gerçekçi kalır. Anlatmak anlamsız gelir. Konuştukça yetersiz kaldığınızı hissedersiniz. Martı da benim için o tür kitaplardan.
Ondan diğer martılar gibi olmasını istediler. Tek amacının karın doyurmak ve hayatta kalma çabası vermek olduğunu aşılamaya çalıştılar. Ama o daha başka anlamlar aradı hayatta. Daha çok uçmak ve daha yükseklere çıkmak istedi. Azmin zaferini verdi ve hepimize örnek oldu.
Martı, minicik ve dopdolu anlamlar içeren bir kitap. Kitabın içi martı resimleriyle süslenmiş adeta. Hani resimli kitap sevenler için diyelim. Hele kitap okumaya yeni başlayacaksanız zaten tam da size göre bir kitap. Kitap kurdu olduğunuzu düşünüp de okumadıysanız da üzülürüm doğrusu.
Kitabın orijinal adı Jonathan Livingston Seagull ve yazarı da Richard Bach’tır. Bu kısa ve anlamlı kitabı okuyarak kendi iç dünyanızda kısa bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Son olarak Martı romanının benim için kilit cümlesi neymiş onu verip sıradaki kitabımıza geçiyorum.
İşte kilit cümlem: “Bedenin senin onun hakkında düşündüğün şeylerden başka bir şey olmadığını bil.” Diyor ve sıradaki kitabıma geçiyorum.
Dar Kapı
Dar Kapı



2.    Dar Kapı: Kitap önerisi istenince ilk aklıma gelenlerdendir Dar Kapı. Yazarı da ünlü romancı Andre Gide’dir. Kahramanları, hemen bütün klasiklerde görebileceğimiz uzun tefekkür gezintileri, doğayla baş başa kalınan anlarda yapılan içsel yolculuklar ile sizi derinden etkileyeceğini düşündüğüm bir kitap.
Kitapta yaratıcıya saf bir şekilde varabilmenin nasıl gerçekleşeceği sorgulanıyor. Kişinin erdemlerini ayakta tutarak hakikati bulması konusunda düşünmeye davet eden bir kitap. Ama roman tadında bir sorgulama ve aktarma. Roman karakterinden Jerome aşkı merkezde tutarken Alissa erdemi tüm diğer etkenlerden arındırır ve ona saf bir boyut kazandırır.
Kitabı okuyalı belki 12 yıl falan oluyor. Bu süreçte ikinci kez okuma fırsatım olmadı. Tekrar okumak istediğim bir kitaptır. Hâlâ elimin altında durur ve tekrar okunmayı bekler.
 Her kitabın bir kilit cümlesi vardır ya Dar Kapı’nın kilit cümlesini de ben hep hafızamda tutmuşum farkında olmadan.
İşte o cümle: Bize öğrettiğin yol Rabb’im dar bir yol, o kadar ki iki kişi bile yan yana yürüyemez.” İşte hafızalara kazınan o cümle. Mevlana’nın bir kalpte iki sevgi olmaz sözünü hatırlatıyor hemen. Kitabı bitirdikten sonra aklınızda en çok yer eden kelime ise “erdem” kelimesi olacaktır. Öyle işte.
Simyacı
Simyacı

3.    Simyacı: Simyacı’yı okumayan kaldı mı? Okuyanların tekrar okuma gereği duyacağı bir kitap. Zaten şu an o tarz kitapları veriyorum. Yazarı ise hepimizin tanıdığı ve ismini telaffuzda zorlandığı Paulo Coelho. “Işığın Savaşçısının El Kitabı(Bu kitabı daha sonra yazacağım.), Hac ve Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım” gibi meşhur kitapların da yazarı kendisi.
Kitabın öyküsünün Mevlana’nın eserinden esinlenerek oluşturulduğu biliniyor. Mesnevi’deki bir öykü, yazarı bu denli masalsı bir romanı yazmaya sürüklemiştir. Roman kahramanı Santiago bir çobandır ve koyunlarını satıp uzun bir yolculuğa çıkar. İspanya’dan Mısır’a uzanan bir arayış öyküsü. Masalsı ögelerle süslenen bu yolculuk mistisizm içerir. Felsefî bir roman olan “Simyacı ”da yazgı ve mutluluk kavramları öykünün içine gayet tadında yerleştirilmiş. Kitabın kapağında Simyacı’yı okumanın diğerleri uykudayken güneşin doğuşunu izlemek için şafak vaktinde yani erken uyanmaya benzediği not olarak düşülmüştür. Çünkü bu kitap sizin hayat serüveninize ışık tutan ve yol gösteren unsurlar içeriyor. Bu nedenle başucu kitabı olarak okunabilecek bir kitaptır. Eskimeyen ve her devirde okunan bir kitap.
Bu kitabın benim için kilit cümlesi: Bir şeyin gerçekleşmesini istediğinde bütün evren dileğinin gerçekleşmesi için kenara çekilir.”
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında

4.    Nietzsche Ağladığında: Nasıl yazsam, neresinden başlasam dediğim bir kitap daha. İşte size yıllar önce okunmuş ama unutulmamış bir kitap daha. Yazarı benim hayranlıkla takip ettiğim Irvin D. Yalom. Tam bir Irvin Yalom kitabı hayranı olduğum için nokta atışlarıyla yazmaya çalışıyorum. Kendisini okuyup da klinik psikolojiye merak sarmışlığım vardır.
Kitap hakkında önce genel bir bilgi vereyim. Felsefî düşüncelerle yoğrulan romanın kapağında edebiyatla da felsefe yapılabileceğini(düşünülebileceğini) gösteren bir kitap.” Şeklinde bir not bulunuyor. Romanda olaylar ve kişiler 19. Yy’da geçiyor. Freud’un öncüsü olduğu Psikanaliz akımı da bu dönemde doğup yayılmıştır. Yer Viyana’dır. Bu ayrıntıyı neden veriyorum? Çünkü kitabın yazılışına etki eden düşünce akımlarının doğduğu bir devrede yaşananların kurgulandığını görüyoruz.
Kitaba başlamadan önce karakterlerle ilgili genel bir bilgi de vereyim. Çünkü Nietzsche Varoluşçu felsefenin en başta gelen isimlerinden biridir. Bu kurgunun içine karakterleri yerine oturtmakta zorlanabilirsiniz.
Nietzsche genç ve daha tanınmamış bir filozoftur. Kendine bir yurt edinmemiştir. Valiziyle bir inziva hayatı yaşar. Tanrı inancı yoktur ve onu öldürdüğünü söyler. Genelde karamsar bir tablo çizer ve umut etmenin işkenceyi arttırdığını düşünür.
Breuer çok ünlü ve başarılı bir doktordur. Psikanalizi başarıyla uygular ve Freud’un da arkadaşıdır. Freud ise yoksul ve başarılı bir psikanalizcidir.  Ve kitabın kadın karakteri Salome. Salome aşka inanmayan özgür kadınlardandır ve etrafındaki herkes ona âşıktır. Kırbacı ile özdeşleşmiştir.
Salome’un ricasıyla Nietzsche’nin Dr. Breuer ile tanışmasıyla hikâye başlıyor. Ve böylece Nietzsche’nin varoluşunu sorguladığı yolculuğa ilk adımlar atılıyor.
Romanın Kilit Cümlesi: Bu romanın kilit cümlesini hatırımda kaldığı kadarıyla yazacağım: Kibir nasıl insan ruhunu katlanılır kılıyorsa deri de insan vücudunu katlanır kılan bir yapıdır. Bu anlama gelen bir cümleydi.
İçimden son olarak inanmak ihtiyacı demek geliyor nedense.
Nietzsche Ağladığında
Yalnızız

5.    Yalnızız: Peyami Safa’nın unutulmaz eseri. İçinde pek çok mesaj barındıran bir roman. Yalnızların kitabı, Yalnızız.
 Dönemin sosyal ve manevi sorunları Samim’in hayatı ve aşkları üzerinden işlenmeye çalışılmıştır. Simeranya var bir de. Samim’in kaçış dünyası. Hani Ahmet Haşim’in O Belde’si var ya Tevfik Fikret’in de Mai Deniz’i… işte Samim’in de Simerenya’sı var. Simerenya bir ütopya.
Kitabın içeriğine baktığımızda aynı evde yaşayan kişilerin birbirlerinden son derece farklı dünya görüşlerine sahip oluğunu görüyoruz. Hepsi ayrı bir karakter ve ayrı bir dünya. Romanda genel olarak tezatlıkların yoğun biçimde resmedildiğini fark edeceksiniz. Madde ve maneviyat, doğu ve batı, iyi ile kötü gibi ikilemler kendini hissettiriyor. Romanda Batılılaşmanın getirdiği yanlış yaşam tarzları ve sonuç olarak insanın yalnızlığı işleniyor. Yalnızlaşan insanın öyküsünü tüm dünyada ünlenen bu özel romanla anlatıyor Peyami Safa. Tabi bunu yaparken de üst kurmacadan yararlanıyor ve Simeranya’yı bizlere tanıtıyor.
Simerenya Samim’in kaçış dünyasıdır. Yalnızlığına ortak olan hayali ve ütopik bir dünya. Orada haksızlıklar yok. Orada yalnızlık yok. Yalan ve aldatma yok. Orada her şey hayal edildiği gibi. Adı üstüne ütopya. Simerenya’yı Samim’den dinledikçe kitaba daha çok bağlanacaksınız.
Bu romanla ilgili unutamadığım ve benim için kilit cümle: Ben bu mahlûku anlamak için nasıl bu denli geciktim. Nasıl seçkin hislerimin mevzusu olmaya layık gördüm, nasıl ve ne biçim bir körlükle izin verdim?
Paragraf bu şekilde uzayıp gidiyor ama ben kısa bir not olarak sizlerle bu satırları paylaşıyorum.
Erbain
Erbain

6.    Erbain: Erbain, İsmet Özel’in şiir kitabı. Erbain Arapça 40 anlamına geliyor ve kırk yaşına kadarki şiirleri için bu eseri çıkarmıştır. Toplam 4 adet şiir kitabında yer alan şiirlerin yanında bazı dergilerde yayınladığı şiirler de yer alıyor.
Şair, başlarda Marksist bir çizgide iken sonradan İslâmcı bir tavır içinde şiirlerine devam ediyor. Bu kimliğine bir de milli anlayış ve düşünceleri eklenince günümüzün önemli şairi, bu önemli kişilik ortaya çıkıyor.
İsmet Özel’in ilk ezberlediğim şiiri “Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü ”dür. Tabi önerdiğim de bir şiirdir. Evet İsyan, Geceleyin Bir Koşu, Amentü ve Bir Yusuf Masalı gibi meşhur şiirleri var.
 Onu okumak, onu anlamak sizi biraz zorlayabilir. Biraz çaba ve emek gerektirebilir.
6 kitap önerisini bu şekilde tamamlıyorum. Aslında olmazsa olmaz diyebileceğim okunması gerekenler arasında yer alan kitaplar listesini tamamlasam 20 mi olur, 30 mu bilemem. Tam bir sayı veremem. Ama bu şekilde küçük bir listeyle bilgilendirici bir seri olsun istedim.
Şiir kitabını okurken elinizdeki romanın bitmesini beklemeyin. Şiir öyle belli günlerde okunacak bir metin değildir. Her güne bir şiir ayırın. Şiir özümsenmek ister. Üzerinde düşünme gerektirir. Duyguyu içselleştirmenizi bekler. Roman gibi tek seferde okunup bırakılmadığı için elinizdeki roman ya da herhangi bir kitapla birlikte günlük şiir adetinizi belirleyerek şiir kitaplarını da okuyabilirsiniz. Bugünkü kitap önerileri de burada sonlansın. Edebiyata meraklıysanız buradan Dede Korkut'un Dilinden Kadın adlı makalemi okuyabilirsiniz.
Listemdeki kitapları okuyup okumadığınızı ya da kitaplar hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum. J










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder