20 Aralık 2017 Çarşamba

Küçük Evlerin Dekorasyonu Nasıl Yapılır?


Küçük evlerin dekorasyonu nasıl yapılır? Herkes aynı şartlarda geniş ve ferah evlere sahip olmayabilir. Kimi imkânları dâhilinde kimi de kişi sayısına bakarak bazen küçük evlerde yaşamayı tercih edebilir. Özellikle günümüzde 1 1 evler genç çiftler tarafından ve bekârlar tarafından daha çok tercih edilir hâle geldi. Hızlı yaşam ve iş hayatı nedeniyle küçük ve tek odalı evler daha çok ilgi görmeye başladı. Üstelik bu durum bir mecburiyet değil kolaylık olarak da algılanıyor.
Şimdi de diğer şıkka bakalım. Evinizde yeterince oda var ama siz salon dışında küçük bir de oturma odası döşemek istiyorsunuz. Böyle durumlarda salonu daha gösterişli, oturma odasını ise daha sade ve kullanışlı döşemeniz mantıklı olur. Ama tek odanız varsa bu odada hem misafir ağırlayacaksınız hem de tüm gününüz burada geçecek. İşte bu iki duruma göre ayrı model ve dekorasyon stilleri seçmeniz gerekecek.
dekorasyon fikirleri
köşe koltuk takımı

Tek Odalı Evlerde Küçük Odanın Dekorasyonu
Küçük odaların dekorasyonu için öncelikle kullanabileceğiniz yalnızca bir adet odanız varsa onu nasıl dekore edeceğinize bakalım.  Bu oda sizin bütün gün vakit geçireceğiniz oda olacak. Bu nedenle rahat bir stil seçmek isteyebilirsiniz. Bir taraftan da misafirlerinizi de bu odada ağırlayacağınız için ne tam ağır ve klasik bir salon ne de tamamen salaş bir salon düşünemezsiniz. İkisinin ortasını bulmanız gerekir ki bu da sade şıklık olarak adlandırılabilir. Böyle durumlarda en çok minimalist ve modern salon stilleri kurtarıcı olabilmektedir.
Odanın Rengi: Küçük ve dar odalarda karanlık bir görünümden kaçınmak için duvarların boyası çok önemlidir. Açık renkli boyalar seçerek odanızı olduğundan daha geniş göstermek mümkündür.
Eşya Seçimi: Evinizin sadece 1 odası varsa bu alanı hem son derece şık hem de rahat bir şekilde dekore etmelisiniz. İlginç oda tasarımları dikkatinizi çekiyorsa bunun için ilk adım koltuk seçimidir. Koltuklarınızı modern çizgilerle tasarlanmış modellerden seçmelisiniz. Ama odanız küçükse köşe takımı ile dekorasyona başlayabilirsiniz. Küçük ve dar odalarda mutlaka seçiminizi köşe koltuk takımından yana yapmalısınız. Eğer yeriniz kalırsa harici olarak sonradan berjer de ilave edebilirsiniz. Böylece gelen misafirleriniz için de yeni bir yer açmış olursunuz. Koltuk seçerken evinize gelen giden kişi sayısı da ön planda tutulmalıdır. Ama küçük bir odaya ne kadar eşya doldurabilirsiniz ki? İşte bu nedenle köşe takımları hem daha az yer kaplar hem de dilediğiniz zaman berjerle tamamlayabilirsiniz. Seçeceğiniz berjerler köşe koltuğunuzla aynı renkte olmak zorunda değil. Hatta farklı bir renk olsa daha iyi olur. Çünkü burası sizin tek odanız ve olabildiğince şık ve hareketli bir ortam hazırlamaya çalışmalısınız. Kirlenmesi ve yıpranmasını dert ediyorsanız koyu renk koltuklar seçmelisiniz. Son zamanlarda lacivert köşe takımları şık bir salon için en sevilen modeller arasında yerini almaya başladı. Bu koltukları toz pembe ya da koyu pembe kırlentlerle tamamlayabilirsiniz. Koltuklarınız koyu olunca perdelerinizi gri tonlarında seçebilirsiniz. Böylelikle renk geçişleriyle ferah bir salona sahip olabilirsiniz. Perdelerin fazlalık yapmaması ve kalabalık görünmemesi için doğru modeller seçilmelidir.
köşe koltuk dekorasyonu
küçük dar odaların dekorasyonu


Aksesuar Seçimi: Seçtiğiniz aksesuarlar günlük kullanıma da uygun olmalıdır. Çok ağır ve gösterişli modeller olmamalı ama aynı zamanda tek oda ne kadar şık olabilirse o kadar şık bir dekorasyon tasarlanmalıdır. Odanız ne kadar küçük olursa olsun mutlaka tablo seçimi yapmalısınız. Boş bir duvara stilinize uygun bir tablo asabilirsiniz. Odanız küçük olduğu için avize seçiminde de doğru bir karar vermelisiniz. Küçük ama şık bir model olmalıdır. Tıkış tıkış bir görünümden uzak durmak için portatif modeller seçmeye itina göstermelisiniz.
Sehpalar evlerin en önemli ihtiyaçlarındandır. Ama küçük bir odada sehpa fazlalığı rahatlığınız için uygun olmayabilir. Bu nedenle uygun ve kullanışlı bir orta sehpa seçmek doğru olabilir. Bu sehpa herkesin ulaşabileceği uzaklıkta ise ekstra seçim yapmanıza gerek kalmaz. Ama berjerleriniz sehpadan uzakta kalıyorsa orası için ayrıca bir model seçebilirsiniz.
Ekstra Bir Oturma Odası Dekore Etmek
Mevcut bir salonunuz varsa onu dilediğiniz kadar şık döşeyebilirsiniz. En şık takımları burası için seçebilirsiniz. Böyle durumlarda günlük kullanım için ekstra bir oda dekore etmek son derece kolay olacaktır. Zaten şık bir salonunuz varsa diğer dar ve küçük odanızı köşe koltuklarıyla en rahat modellerden seçebilirsiniz. Bu oda sizin için günlük kullanıma özel tasarlanmış rahat bir oda olacağından halısından koltuk kumaşlarına ve perdelerine kadar yukarıdaki önerilere de dikkat ederek salonunuz ne kadar şık ise oturma odanız da bir o kadar rahat dekore edilmelidir. Oda tasarımı için fikirler bulmaya ihtiyacınız varsa buradan salon dekorasyon stillerine ulaşabilirsiniz.




19 Aralık 2017 Salı

Parmak Soketi Nedir? Ne İçin Kullanılır?


Parmak soketi nedir? Merhabaa...
 Bugün üzerinde hiç yazılmamış bir konu bulma çabalarımda Everest’te tırmanırken yine tembelleğimin kurbanı olmamın dışında yeni bir konuyla geliyorum. Sizlere teknoloji kategorisinde yeni bir telefon aksesuarını tanıtmaya karar verdim. Bu ürün amazon’da ilk 5’e girerek en çok satılanlar arasında yer alan popsocket adıyla bilinen yeni bir telefon aksesuarı. Neymiş, ne değilmiş, ne işe yararmış gibi pek çok sorunun da en net cevaplarını hazırladım.
popsocket
parmak soketi

Parmak Soketi Niçin Kullanılır?
Parmak soketi ya da yaygın adıyla popsocket denen bu ürün bildiğimiz telefon aksesuarlarından bir tanesi. Ama onun da kendine göre faydalı ve kullanışlı yönleri var. Bir çeşit telefon tutucu özelliği taşıyan bu minik düğme görünümlü aksesuarlar 2014 yılında sadece kulaklık için satışa sunulmuştu. Şu anda ise son ayların en çok satanları arasında yer alıyor ve daha fazla işleve sahip. İşlevinin yanında renkleri, desenleri ve şekliyle de büyük ilgi topluyor. Tam olarak:
ü  Telefonunun elinizden düşmesini önleme
ü  Film izlerken kolayca stand oluşturmanızı sağlama
ü  Selfie yani özçekim sırasında rahat bir duruş almanızı sağlama
ü  Bir çeşit oyun konsolu vazifesi görme gibi işlevleri var.
 Bu minik ama işlevi büyük diyebileceğimiz renkli aksesuarları sıkça görmeye başlamışsınızdır. Her zevke ve renge uygun tasarımları bulunan parmak soketi özel tasarım fırsatı da sunuyor. Şirketin sitesinden kendi zevkinize uygun tasarımlar yapabiliyorsunuz. Mevcut seçenekler arasından en beğendiğinizi de alabilirsiniz. Çiçek desenli, çizgi film karakterli, çeşitli sembol, renk ve desenlerin bulunduğu bu soketlerden kendi zevkinize uygun olanları rahatça seçebiliyorsunuz.
popsocket
parmak soketi

Parmak Soketinin Kullanımı Hakkında
Parmak soketi ya da popsocket dediğimiz bu ürünü nasıl kullanacağınıza gelince… Kullanım bakımından hiç de yabancı olmadığımız özellikte üretilmiş. İşte özellikleri:
Akordion görünümlü yapı: Parmak soketinin akordion yapısı sayesinde dilediğiniz gibi kapatıp tekrar açabiliyorsunuz. Film izlerken ya da selfie çekerken dışarı çıkarıp istediğiniz zaman indirebiliyorsunuz. Telefonu tutarken sürekli dışarda kullanabilirsiniz.
Kendinden yapışkanlı olması: Kendinden yapışkanlı olan bu ürünün telefona yapışması da üzerindeki ambalajı çıkarıp takmak şeklinde gerçekleşiyor.
Kolay tutulabilir olması: Telefonu elinizden düşürmeden kullanmaya yarıyor.

Bu konuda en net ve en bilgilendirici yazıyı hazırlamaya çalıştım. 
Dileyen akıma ayak uydurmak için, dileyen işlevine bakarak, dileyen meraktan bu parmak soketi ya da popsocket adıyla bilinen aksesuarlardan alıp kullanabilir.

15 Aralık 2017 Cuma

Sherlock Hafıza Sarayı ile Hafıza Teknikleri


Sherlock hafıza sarayı ve günümüzde genellenen hafıza anlayışı. Hepimiz çocukluktan itibaren hafıza konusunda olumsuz telkinlerle yetiştik. Büyüdükçe de bu telkinlere inanmaya başladık. Etrafımızdaki insanlardan “Benden geçti.” “Yaşlanıyoruz artık, hatırda tutamıyoruz.” gibi cümleleri sıklıkla duyuyoruz. Sanıyoruz ki biz de aynı hayatı taklit edeceğiz. Bu telkinler bir süre sonra inanç kalıplarımız hâline dönüşüyor ve öğrenme güçlüğü çekmeye başlıyoruz.
hafıza teknikleri
sherlock hafıza sarayı

Hafıza Sarayı Nedir?
Hafıza sarayı Sherlock Holmes karakteriyle tanınıp yaygınlaşmıştır. Ama aslen eski çağlardaki bilgeler tarafından kullanılmış bir tekniktir. Yani bilgeler yakılan kütüphanelerdeki bilgileri hafıza saraylarına kodlamışlar. Teknik, Sherlock karakteriyle tanınmış; Tomas Harris’in Hannibal karakteri de benzer bir yöntem kullanmıştır. Bu kişilerin kullandığı hafıza tekniklerindeki ortak öge görüntülerdir. Görüntüler bilgilerin daha kalıcı olması için en büyük etkiyi yaratıyor.
Hafıza Sarayını Kurmaya Başlayalım
Hafıza Sarayı’na geçmeden önce öğrenme aşamalarına bakalım. İnsan zihni ilk olarak bir bilgiyi kodlar, sonra depolar ve son olarak geri çağırır. Bilgiler ilk olarak kısa süreli belleğe yerleşir yani KSB’ye. Sonra uzun süreli belleğe(USB) yerleşir. Bilgilerin hatırlanması demek uzun süreli bellekten kısa süreli belleğe geri çağrılması demektir. Bu işlemin kolay ve hızlı olması kodlamanın başarılı olmasıyla ilgilidir.
Hafıza Sarayı: Hafıza Sarayı basamakları ile çok yönlü bir yapıdır. İlk aşamada zihninizde her daim kullanmak üzere bir mekân oluşturmalısınız. Bu mekânın detayları hafızanızda iyice yer etmeli. Ama en sevdiğiniz ve en iyi bildiğiniz bir yeri seçmelisiniz. Burası sizin eviniz olabilir, bahçeniz olabilir, sokağınız ya da çocukluk anılarınızın yoğun olarak yaşandığı hatıralarla dolu bir yer olabilir.
Yön Belirlemelisiniz: İkinci aşamada yön belirleyip hafıza duraklarını kaydetmelisiniz. Her yeni bilgide bu belirlediğiniz yönde ve bu yöndeki duraklarda kayıt yapacaksınız. Bu nedenle hafıza kayıtlarını yaparken kullanacağınız mekânın duraklarını kaydetmek son derece önemlidir. Bir örnekle açıklayalım.
Hafıza Sarayı’nız evinizin bahçesi ve eviniz olsun. Bahçe kapısından giriş ilk durak, bahçedeki masanın olduğu yer ikinci durak, balkon üçüncü, evin salonu dördüncü ve gireceğiniz oda beşinci, mutfak 6. Durak, lavabo yedinci, sizin odanız 8. Ve oda kapınız 9. durağınız olacak. Bundan sonra hafızanızda tutmanız gereken anahtar kelimeleri ya da konuları bu duraklarla sembolize edeceksiniz. Ezberlemeniz gereken her madde ya da kelimenin bu duraklarda hikâye edilmesi gerekir. Akılda tutulması gereken daha çok konu varsa bu durakların sayısını arttırabilirsiniz. Daha az ise ilk durakları o sayıya kadar kullanabilirsiniz. Durak dememin sebebi hafızanıza kaydedeceğiniz her şeyin bu noktalarda kodlanmasındandır.
hafıza teknikleri
sherlock hafıza sarayı

Bir Örnek: Size 9 kelime veriyorum. Bu kelimeler; mala, muşamba, karpuz, tablo, saat, tonik, zencefil, duvar kâğıdı ve roman olsun. Önce verdiğim kelimeleri baştan okuyun ve aklınızda ne kadarının kaldığına bakın. Sanırım birkaç kelime kalacak. Belki sonra da hepsi unutulacak.
Bu 9 kelimeyi yukarıdaki yöntemle nasıl ezberinizde tutacağınıza bakalım.
İlk durağımız bahçe kapısıydı. Oradan başlıyoruz. Bahçe kapısından içeri girerken girişte inşaat olduğunu ve yerde mala durduğunu farkettim. Biraz daha ilerledim ki masanın(2. Durak) üzerinde annemin yeni aldığı muşamba duruyordu. Sonra eve doğru yöneldim. Giriş balkonunda(3. Durak)yerde karpuzlar duruyordu. Kapıdan içeri(4. Durak) girdim ve gözüm duvardaki tabloya takıldı. Odaya(5. Durak) geçtiğimde antika bir saatin eski saatin yerine geçtiğini gördüm. Su içmek için mutfağa(6. Durak) gittiğimde cilt bakım toniğimi tezgâhın üzerinde unuttuğumu fark ettim. Ellerimi yıkamak için lavaboya(7. Durak) geçtim ve lavabonun kenarında bir şişe toz zencefil  gördüm. Ellerimi kurulayıp odama(8.durak) geçtim ve duvardaki koyu yeşil duvar kâğıdını izlemeye koyuldum. Yeni aldığım romanı poşetiyle birlikte kapının kulpuna(9. Durak) asıp biraz dinlenmeye çekildim.
Tam olarak bütün kelimeleri hafıza sarayımıza yerleştirmiş olduk. Şimdi hafıza sarayınızdaki bu kelimeleri bulunduğu duraklara göre tekrar edin. Son olarak hiç bakmadan bu kelimeleri hafızanıza aldınız mı diye kontrol edin. Siz de fark edeceksiniz ki hepsini ezberlemek bu yöntemle son derecek kolay olacak. Sizin bu şekilde düzgün cümleler kurmanıza gerek yok. O imgeleri belirlediğiniz duraklara yerleştirmeniz ve görüntü olarak bunu düşünmeniz yeterlidir. Sırası gelen durağa sırası gelen kelimeyi net ve kalıcı bir şekilde yerleştirmelisiniz. İmgeleri kalıcı hâle getirmek için:
ü  Nesnelerin çok boyutlu hayal edilmesi gerekir.
ü  Renklerden faydalanılması önemli derecede işe yarar bir yöntemdir. İmgeleri muhtemel renkleriyle ya da ilgi çekici renk ve şekillerle hayal etmeye çalışın.
ü  Koku hafızayı en hızlı çalıştıran etkenlerden biridir. Bazen bir koku duyarsınız 20 yıl öncesine gidersiniz. Çocukluğunuzda duyduğunuz bir kokuyu yıllar sonra hatırlayabilirsiniz. Bu nedenle kalıcılığı sağlamak için mümkün olduğu kadar kokunun olumlu etkisinden yararlanmaya çalışın.
ü  İmgeleri ve hafıza duraklarınızı belli aralıklarla tekrar edin ki yıpranmasınlar.
ü  Yukarıdaki maddelerden özetle imgelemeniz gereken kelimelerin karşıladığı varlıkları ya gerçekteki hâlleriyle tam olarak yanınızda ve dokunuyormuşsunuz gibi imgeleyin ya da onlara çılgın özellikler yükleyin.
Bütün bu ayrıntıları göz önünde bulundurduğunuzda söz konusu kelimeleri aklınızda tutmamanız mümkün değildir.
Sherlock Hafıza Sarayı Yöntemini Kimler Kullanabilir?
Hafıza Sarayı pek çoğumuz için heyecan vericidir. Ama “Herkes kullanabilir mi?” gibi bir soru da dolaşıyor. Evet, yöntemi öğrenmek için bir seferliğine 10 dakikanızı ayırırsanız dilediğiniz her konuda bu yöntem vasıtasıyla hafıza şovu yapabilirsiniz. Peki, nerelerde kullanabilirsiniz?
ü  Kelime ezberlemeniz gerektiğinde
ü  Ders çalışırken maddeleri ezberleme sırasında
ü  Alışveriş listesini aklınızda kolayca tutmak için
ü  Unutmak istemediğiniz her konuda.

Sizler de bu yöntemi zihninize oturtarak dilediğiniz her konuda hafızanızdan üst düzeyde faydalanabilirsiniz. Sherlock Hafıza Sarayı sizin de hayatınızı kolaylaştırabilir. 

13 Aralık 2017 Çarşamba

Seçim Zamanı! Hikâye mi Yoksa Roman mı?


Merhaba,
Hikâye ve roman arasındaki gelgitlere sıkıcı bir dil kullanmadan değinmeye çalışıyorum. Genel anlamda roman ya da hikâye yazarı veya okuyucusu olmak arasındaki farkları ya da gereklilikleri yazmaya çalıştım. Yaklaşık iki ay öncesinde vardığım bir fikri sizlerle paylaşacağım. Elbette, edebiyatseverler için hikâye ve roman üzerine konuşmak bir zevktir. Ama bütün okuyucu kitlelerini hesaba katarak bir yazı hazırladım. İster yazar olun ister okuyucu. Her durumda bir seçim yapma ihtiyacı duyacaksınız. En azından öncelik verme konusunda bir seçim yapmanız gerekecek.
Hikaye ve Roman
Hikâye ve Roman

Hikâye ile Kaynaşmada  Vardığım Nokta
Yıllardır kendimi şiir yazmak için kurulmuş bir duygu dünyasına ve mantık düzenine sahip görürüm. Şiir benim için her zaman birinci sırada yer almıştır. Hatta bir şiir bloğu açarak yayınlanmış ve yeni yazılmış şiirlerimi orada paylaştım. Aklımda bir de roman fikri vardı. Onu da yazmadım. Yazmak istemedim. Erteledim. Hikâye konusunda ise hep kararsızdım. Aslında nazımı tercih etsem de söz konusu nesir ise o roman olmalıydı. Mükemmeliyetçi kişiliğimin ekmeğini hiçbir zaman yemedim. Hatta bu yüzden inzivai takıldım. Ya hep ya hiç anlayışına göre ya roman ya şiir… ikisinin arasını düşünemiyordum. Oysa hikâye… Hikâyede ne çok şey vardı bir yazara katacak. Yıllarca bölüm ve eğitim gereği hikâye okusam da tercihimi hiç hikâyeden yana kullanmadım.
Yakın zamanda hikâye yazmaya başladım. Bana farklı ve zengin bir dünya açtı. Romana giden yolda mükemmeliyetçi kişilikler(bunu bir eksi olarak görüyorum, övünme değil) elbette öyküden geçmeliydi. Hatta romana geçmek zorunda bile değildi. Ama kelime kelime düşünen her satırı günlerce gecelerce tekrarlayarak ahengi bulup bulamadığı konusunda bir sonuca varmak isteyen biri romana birden bire dalamazdı.
Öykü Demek…
 Öykü demek romana giden yolda bir kilometre taşını keşfetmek demekti. Her öyküde yeni bir dünyaya açılıyorsunuz ve o dünyayı zihninizde, duygu dünyanızda, iç evreninizde içselleştirip sağlam bir yapı taşı oluşturmuş sayılıyorsunuz. Böylece roman yazmak için bir artınız daha oluyor.
Roman yazmak için bir artınız daha oluyor dedik ama hikâye başlı başına bir türdür ve romana geçiş aracı olarak düşünülmemelidir. Fakat roman yazma konusunda faydalı olacağını herkes bilir.
Hikâye, sadece yazarlar için değil iç dünyasına ayna tutmak isteyen herkes için kolay bir kaçamaktır. Sevinçlerinizi, hüzünlerinizi, anılarınızı öykü yapın, yazın atın bir yere. Boşlukta yer alsınlar. Hem böylece kalbinizdeki ağırlıklar da gitmiş olur.
Türk Edebiyatında Öykü
Edebiyatımızda öykü türü sonradan giren bir tür değildir aslında. Ama bugünkü bildiğimiz manada ve teknik anlamda öykü türüyle Tanzimat Dönemi’nde tanışıyoruz. İlk öyküler yazılmaya başlanıyor. Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat’ı, Kıssadan Hisse’si öykü türüne geçiş yapıyoruz. Olay hikâyesi türünde Ömer Seyfettin, durum hikâyesi türünde ise Sait Faik Abasıyanık ön plana çıkıyor. Aynı zamanda Türk Edebiyatına ve öykü büyük katkı sağlıyorlar.
Zihnimizi biraz daha kurcalayacak olursak mesnevinin de bir öykü türü olduğunu hatırlayacağız. Divan Edebiyatında mesnevi bir hikâye anlatım türüydü. Ama görüntüde şiir yani nazım olarak biliniyordu. Sonra Dede Korkut Hikâyeleri, Halk Hikâyeleri ile bu türün eski bir metin türü olduğunu hatırlıyoruz.
Siz de öykü okumaya bir yerden başlamak istiyorsanız Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun Çağlayanlar isimli eseri, Refik Halit Karay’ın Memleket Hikâyeleri eserleri başlangıç olabilir. Eskilerden günümüze bir seri tutturup öykünün gelişen serüvenine tanık olabilirsiniz. Bu bilgileri vermeye kendimi mecbur hissettim. İstediğim tam olarak sohbet tarzı bir yazıydı. Bu kısım haricinde bunu başarabildiğimi düşünüyorum.
Öykü Zaman Kaybı Değildir
Hiç öykü okumayan edebiyatsever olabilir mi? Ya da öykü sevmeyen bir okuyucu? Cevabım evet ve hayır. Henüz keşfedemeyen edebiyat meraklıları öyküyle geç tanışabiliyor. Ama er ya da geç bu aydınlanma gerçekleşmelidir. Çünkü roman bir seyahatse öykü en yakın arkadaşınızla çay eşliğinde yaptığınız muhabbettir. O seyahatteki dinlenme arasıdır. Hayatta bütün eylemler, yaşananlar unutulabilir ama bıraktığı tat ya da duygu her zaman hatırda kalır. İşte o hatırda kalanları anlatma yolu da hatırda kalanların sembolü de hikâyedir. Benim lisanım öyküyü şimdilik böyle tanımlıyor. Öykünün o ince ve hassas dünyasına girince gerçek sanatın burada hüküm sürdüğünü fark ediyorsunuz. Özellikle birden çok hikâyesi yani fikri olanlar için öykü vazgeçilmez bir nimettir. Tabi yazarlık anlamında. Okuyucu olarak da bir akşamüstü, bir iş çıkışı ya da bir pazar günü hele bu kış günlerinde sıcak kahveniz veya çayınız eşliğinde anlık huzur ve tatlı duygular hissedebilirsiniz.
Bugünlük böyle, sevgiyle kalın.


8 Aralık 2017 Cuma

Rustik Salon Dekorasyonu İçin 7 Önemli Detay


Dekorasyon konusuna ne kadar ilgilisiniz? Stil sahibi misiniz yoksa beğendiğimi alırım tarzında mısınız? Yeni bir ev dekore etmek tatlı telaşları da beraberinde getiriyor. İster evlilik olsun ister ev yenileme. Her ikisinde de aynı heyecanlar bariz bir şekilde yaşanıyor. Yoğun alışverişler sonrasında bazen pişman olacağınız seçimler yapabilirsiniz. Bu durum da stil sahibi olmadan bilinçsizce yapılan alışverişlerin neticesinde yaşanıyor. O zaman nedir bu stil konusu ve rustik salon dekorasyonu?
Öncelikle yeni bir salon dekore etmek için modern mi, minimalist mi, country mi, retro mu, vintage mi yoksa rustik stil mi istediğinizi bilmelisiniz. Bu stillerin her biri farklı beğenilere ve kişiliklere hitap ediyor. Aslında rustik salon dekorasyonu en az bilinen salon stillerinden olup yıldızı parlayanlar arasına yeni katılmış olabilir.
salon dekorasyonu
Rustik Salon Dekorasyonu

Rustik Stilde Eşya Seçimi
Bu stilin mobilyalarını seçerken nelere dikkat etmeniz gerektiğini sırası ile vereceğim. Ama öncelikle doğallığı ön planda tutan bir stil olduğunu bilmelisiniz. Son derece doğal ve otantik ögeler barındıran bir stil.
1.   Evin Genel Durumu: Rustik salon stilinde evin genel durumu eski olabilir. Çünkü zaten doğasında eski, eskimiş ve ham maddeler bulunmaktadır. Ama bu eski evi kullanılabilir duruma getirmek gerekiyor. Tamir ve tadilat yani. Bu stili uygulamak için sadece eski evleri seçmek doğru değildir. Çünkü günümüzde son derece modern ve lüks evlerin rüstik döşendiğini görüyoruz. Özellikle yüksek tavanlar, yüksek tavanlardan aşağı inen upuzun perdeler ve kocaman pencereler ile tam bir eski zaman evi havası verebilirsiniz. Tıpkı bir şato misali ihtişamlı bir eve sahip olabilirsiniz. Ama günümüzde insanlar daha çok apartman dairesi kullanıyor ve bu daireleri nasıl dekore edeceğiniz önemli. Mevcut dairelere de aynı doğal stili uygulayabilirsiniz.
Rustik Salon
Rustik Salon Mobilyaları

2.   Mobilya Seçimi: Rustik salon stili için seçtiğiniz mobilyalar eski ya da eski görünümlü olmalıdır. Yani, ikinci el eşya satın alabilir veya kendi kullanmadığınız eşyaları değerlendirebilirsiniz. Sıfırdan bir ev döşeyecekseniz ve ikinci el eşya kullanamam derseniz de yeni eşyalarınızı bu tarza uygun seçebilirsiniz. Seçtiğiniz koltuk modellerinin kılıfları keten kumaş olursa rüstik için doğru bir seçim olacaktır. Ya da eski koltuk kumaşlarını andırması yeterlidir.
Bütün bunları yapamıyorsanız modern ve minimal koltuklar da alabilirsiniz. Çünkü rüstik tarzın tanımında modern, otantik karışımlar bulunmaktadır.
Masa ve sandalye gibi parçalar en önemli parçalar arasında yer alıyor. Çünkü rüstik denince ilk akla gelen işlenmemiş ham ağaç parçalarıdır. Ham görünümlü masa ve sandalyeler ile bu stilin gereklerini büyük oranda karşılayabilirsiniz. Daha kullanışlı bir mobilya seçmek istiyorsanız masanız ham ağaç olup sandalyelerinizi biraz daha modern seçebilirsiniz.
3.Halı ve Perdeler: Bu salon stilinde dekorasyon için sıra halı ve perdelere geldiyse yine eski modelleri gözünüzde canlandırmalısınız. Hani o eski desenli halılar vardı ya… Bol desenli nostaljik halılardan söz ediyorum. İşte onlardan kullanmanız uygun olur. Ya da yeni alacağınız halılarda bu nostaljik desenler bulunmalıdır. Veya biraz solgun ve doğal modeller seçebilirsiniz.
rustik salon aksesuarları
rustik salon aksesuarları

4.Duvarlar ve Tavan: Rustik salon dekorasyonu için taş duvarlar ve ahşap tavanlar en doğru unsurlardır. Bunu uygulamak sizin için zorsa taş görünümlü duvar kâğıtları seçebilirsiniz. Ama ahşabın doğallığından mutlaka yararlanmanız gerekir. Ev üzerinde değiştiremeyeceğiniz şeyleri ise mobilyalarla tamamlamaya çalışabilirsiniz.
5.Yer Döşemeleri: Yer döşemeleri için desenli fayans modellerini seçebilirsiniz. Daha çok siyah beyaz modelleri Rustik salon stili için uygun bulunuyor. Desenli ve karışık görünümlü karolar ile banyonuz ve diğer alanları lüks bir görünüme kavuşturabilirsiniz.
6.Endüstriyel Ürünler: Endüstriyel ürünler denince akla ilk gelen mutfak dekorasyonudur. Mutfağınız için beyaz eşya yerine bu modelleri seçerseniz Rustik stil için bir adım daha atmış olursunuz.


Perdelere gelince… Perdeleriniz tavandan aşağı uzanmalı ve mümkünse desenli olmalıdır. Çünkü böylece evinize nostaljik bir hava vermiş olacaksınız.
rustik stil avize
rustik stil avize

7.Aksesuar Seçimi: Aksesuarlar konusunda aynı doğallığı devam ettirmeniz gerekir. Dekoratif fener ve abajurlar, avizeler kullanabilirsiniz. Özellikle halat detaylı ampul avizeler oldukça sevilen ve tercih edilen avize modelleri arasında yer alıyor.
Eski sandıkları ve eski eşyaları dekoru tamamlamak için tercih edebilirsiniz. Antikacılarda bulunan eşyalardan sevdiğiniz aksesuarları seçebilirsiniz.
Son olarak konuyu toparlamak için özet geçmek istiyorum. Ham yani işlenmemiş görünümlü mobilyalar, eski ya da eskiyi andıran kumaş ve koltuklar, desenli karo döşemeleri, endüstriyel ürünler ve uzun desenli perdeler ile Rustik salon dekorasyonu tamamlanabilir. Ama sanmayın ki bu stilde sadece eski ögeler barındırılmalı. Yeni, modern, minimal, klasik ve eski nostaljik parçaların birleşiminden de bir rustik stil sergileyebilirsiniz.

Eğer isterseniz buradan Retro Tarzı Salon Stili makalemi okuyabilirsiniz.

7 Aralık 2017 Perşembe

Hayatınızda Yer Edecek 6 Kitap Tavsiyesi


Merhaba,
Bugünkü yazma hakkımı kitap önerisi konusunda kullandım. Uzun zamandan beri hayatımı şekillendiren ve ona anlam veren kitaplara bir yer açmak istiyordum. Bloğumda mevcut kategorilerin içinde bir de kitap bölümü yer alacak. Ama bu konuda o kadar çok şey aktarmak istiyorum ki her seferinde ertelemeyi seçiyorum. Tam olarak kendimi hazır hissettiğimde yazmak istedim ama o gün bir türlü gelmedi. Hani deli gibi çalıştığınız bir sınava girdiğinizde kalem tutup yazacak hâliniz kalmaz ya… Hani onca şeyi nasıl yazacağınızı bir türlü bilemez de özet geçmek istersiniz ya…
Benim kanaatim insan yeni öğrendiklerini anlatmaya daha hevesli olur. Bir de az bildiklerini… Çünkü içinde gizem ve heyecan vardır. Yıllarca içli dışlı olduğum bir hayatın parçaları olan bu kitapları nereden başlayarak nasıl anlatacağımı ben de bilmiyorum. Öyle romanlar var ki üstüne yorum yazarken sizin de bir roman yazmanız gerekiyor. Her cümlesi dopdolu, her satırı altı çizilesi ve içinize işleyecek türden kitaplar bunlar. Acemi ve başlangıç dönemlerinizde siz çok yorulmayın diye 6 kitap önerisinde bulunmak istiyorum.
Kitap önerileri roman, hikâye ve şiir şeklinde olacak. Tek türden gitmek iyi bir okuyucunun yapacağı bir iş değil. Ama bugün roman ve şiir veriyorum. Romanı okurken şiir ve hikâye türlerinden bihaber olmanızı istemem. Bu nedenle ilk 6’yi seçerken her ne kadar zorlansam da bu roman ve şiir türlerinden bir seçme hazırladım sizler için.
Her Kütüphanede Bulunabilecek 6 Kitap Önerisi
Aşağıda kitap önerileri listesinde göreceğiniz kitaplar belli bir sıraya göre dizilmemiştir. Önem sırası gözetmeden okumanızı tavsiye ederim. Yalnızca ilk kitabı seçmede zorlanmadım.
martı jonathan livingston
Martı Jonathan Livingston

1.    Martı Jonathan Livingston: Önerdiğim kitapları hangi sırayla okuyacağınıza iç sesiniz karar verecektir. Ama Martı’yi ilk sıraya koymanızı öneririm. Diğer hepsini ikinci sıraya koyabilirsiniz. Hani bazı kitaplar vardır ya içinize öyle bir işlemiştir, öyle bütünleşmişsinizdir ki kelimeler fazla gerçekçi kalır. Anlatmak anlamsız gelir. Konuştukça yetersiz kaldığınızı hissedersiniz. Martı da benim için o tür kitaplardan.
Ondan diğer martılar gibi olmasını istediler. Tek amacının karın doyurmak ve hayatta kalma çabası vermek olduğunu aşılamaya çalıştılar. Ama o daha başka anlamlar aradı hayatta. Daha çok uçmak ve daha yükseklere çıkmak istedi. Azmin zaferini verdi ve hepimize örnek oldu.
Martı, minicik ve dopdolu anlamlar içeren bir kitap. Kitabın içi martı resimleriyle süslenmiş adeta. Hani resimli kitap sevenler için diyelim. Hele kitap okumaya yeni başlayacaksanız zaten tam da size göre bir kitap. Kitap kurdu olduğunuzu düşünüp de okumadıysanız da üzülürüm doğrusu.
Kitabın orijinal adı Jonathan Livingston Seagull ve yazarı da Richard Bach’tır. Bu kısa ve anlamlı kitabı okuyarak kendi iç dünyanızda kısa bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Son olarak Martı romanının benim için kilit cümlesi neymiş onu verip sıradaki kitabımıza geçiyorum.
İşte kilit cümlem: “Bedenin senin onun hakkında düşündüğün şeylerden başka bir şey olmadığını bil.” Diyor ve sıradaki kitabıma geçiyorum.
Dar Kapı
Dar Kapı



2.    Dar Kapı: Kitap önerisi istenince ilk aklıma gelenlerdendir Dar Kapı. Yazarı da ünlü romancı Andre Gide’dir. Kahramanları, hemen bütün klasiklerde görebileceğimiz uzun tefekkür gezintileri, doğayla baş başa kalınan anlarda yapılan içsel yolculuklar ile sizi derinden etkileyeceğini düşündüğüm bir kitap.
Kitapta yaratıcıya saf bir şekilde varabilmenin nasıl gerçekleşeceği sorgulanıyor. Kişinin erdemlerini ayakta tutarak hakikati bulması konusunda düşünmeye davet eden bir kitap. Ama roman tadında bir sorgulama ve aktarma. Roman karakterinden Jerome aşkı merkezde tutarken Alissa erdemi tüm diğer etkenlerden arındırır ve ona saf bir boyut kazandırır.
Kitabı okuyalı belki 12 yıl falan oluyor. Bu süreçte ikinci kez okuma fırsatım olmadı. Tekrar okumak istediğim bir kitaptır. Hâlâ elimin altında durur ve tekrar okunmayı bekler.
 Her kitabın bir kilit cümlesi vardır ya Dar Kapı’nın kilit cümlesini de ben hep hafızamda tutmuşum farkında olmadan.
İşte o cümle: Bize öğrettiğin yol Rabb’im dar bir yol, o kadar ki iki kişi bile yan yana yürüyemez.” İşte hafızalara kazınan o cümle. Mevlana’nın bir kalpte iki sevgi olmaz sözünü hatırlatıyor hemen. Kitabı bitirdikten sonra aklınızda en çok yer eden kelime ise “erdem” kelimesi olacaktır. Öyle işte.
Simyacı
Simyacı

3.    Simyacı: Simyacı’yı okumayan kaldı mı? Okuyanların tekrar okuma gereği duyacağı bir kitap. Zaten şu an o tarz kitapları veriyorum. Yazarı ise hepimizin tanıdığı ve ismini telaffuzda zorlandığı Paulo Coelho. “Işığın Savaşçısının El Kitabı(Bu kitabı daha sonra yazacağım.), Hac ve Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım” gibi meşhur kitapların da yazarı kendisi.
Kitabın öyküsünün Mevlana’nın eserinden esinlenerek oluşturulduğu biliniyor. Mesnevi’deki bir öykü, yazarı bu denli masalsı bir romanı yazmaya sürüklemiştir. Roman kahramanı Santiago bir çobandır ve koyunlarını satıp uzun bir yolculuğa çıkar. İspanya’dan Mısır’a uzanan bir arayış öyküsü. Masalsı ögelerle süslenen bu yolculuk mistisizm içerir. Felsefî bir roman olan “Simyacı ”da yazgı ve mutluluk kavramları öykünün içine gayet tadında yerleştirilmiş. Kitabın kapağında Simyacı’yı okumanın diğerleri uykudayken güneşin doğuşunu izlemek için şafak vaktinde yani erken uyanmaya benzediği not olarak düşülmüştür. Çünkü bu kitap sizin hayat serüveninize ışık tutan ve yol gösteren unsurlar içeriyor. Bu nedenle başucu kitabı olarak okunabilecek bir kitaptır. Eskimeyen ve her devirde okunan bir kitap.
Bu kitabın benim için kilit cümlesi: Bir şeyin gerçekleşmesini istediğinde bütün evren dileğinin gerçekleşmesi için kenara çekilir.”
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında

4.    Nietzsche Ağladığında: Nasıl yazsam, neresinden başlasam dediğim bir kitap daha. İşte size yıllar önce okunmuş ama unutulmamış bir kitap daha. Yazarı benim hayranlıkla takip ettiğim Irvin D. Yalom. Tam bir Irvin Yalom kitabı hayranı olduğum için nokta atışlarıyla yazmaya çalışıyorum. Kendisini okuyup da klinik psikolojiye merak sarmışlığım vardır.
Kitap hakkında önce genel bir bilgi vereyim. Felsefî düşüncelerle yoğrulan romanın kapağında edebiyatla da felsefe yapılabileceğini(düşünülebileceğini) gösteren bir kitap.” Şeklinde bir not bulunuyor. Romanda olaylar ve kişiler 19. Yy’da geçiyor. Freud’un öncüsü olduğu Psikanaliz akımı da bu dönemde doğup yayılmıştır. Yer Viyana’dır. Bu ayrıntıyı neden veriyorum? Çünkü kitabın yazılışına etki eden düşünce akımlarının doğduğu bir devrede yaşananların kurgulandığını görüyoruz.
Kitaba başlamadan önce karakterlerle ilgili genel bir bilgi de vereyim. Çünkü Nietzsche Varoluşçu felsefenin en başta gelen isimlerinden biridir. Bu kurgunun içine karakterleri yerine oturtmakta zorlanabilirsiniz.
Nietzsche genç ve daha tanınmamış bir filozoftur. Kendine bir yurt edinmemiştir. Valiziyle bir inziva hayatı yaşar. Tanrı inancı yoktur ve onu öldürdüğünü söyler. Genelde karamsar bir tablo çizer ve umut etmenin işkenceyi arttırdığını düşünür.
Breuer çok ünlü ve başarılı bir doktordur. Psikanalizi başarıyla uygular ve Freud’un da arkadaşıdır. Freud ise yoksul ve başarılı bir psikanalizcidir.  Ve kitabın kadın karakteri Salome. Salome aşka inanmayan özgür kadınlardandır ve etrafındaki herkes ona âşıktır. Kırbacı ile özdeşleşmiştir.
Salome’un ricasıyla Nietzsche’nin Dr. Breuer ile tanışmasıyla hikâye başlıyor. Ve böylece Nietzsche’nin varoluşunu sorguladığı yolculuğa ilk adımlar atılıyor.
Romanın Kilit Cümlesi: Bu romanın kilit cümlesini hatırımda kaldığı kadarıyla yazacağım: Kibir nasıl insan ruhunu katlanılır kılıyorsa deri de insan vücudunu katlanır kılan bir yapıdır. Bu anlama gelen bir cümleydi.
İçimden son olarak inanmak ihtiyacı demek geliyor nedense.
Nietzsche Ağladığında
Yalnızız

5.    Yalnızız: Peyami Safa’nın unutulmaz eseri. İçinde pek çok mesaj barındıran bir roman. Yalnızların kitabı, Yalnızız.
 Dönemin sosyal ve manevi sorunları Samim’in hayatı ve aşkları üzerinden işlenmeye çalışılmıştır. Simeranya var bir de. Samim’in kaçış dünyası. Hani Ahmet Haşim’in O Belde’si var ya Tevfik Fikret’in de Mai Deniz’i… işte Samim’in de Simerenya’sı var. Simerenya bir ütopya.
Kitabın içeriğine baktığımızda aynı evde yaşayan kişilerin birbirlerinden son derece farklı dünya görüşlerine sahip oluğunu görüyoruz. Hepsi ayrı bir karakter ve ayrı bir dünya. Romanda genel olarak tezatlıkların yoğun biçimde resmedildiğini fark edeceksiniz. Madde ve maneviyat, doğu ve batı, iyi ile kötü gibi ikilemler kendini hissettiriyor. Romanda Batılılaşmanın getirdiği yanlış yaşam tarzları ve sonuç olarak insanın yalnızlığı işleniyor. Yalnızlaşan insanın öyküsünü tüm dünyada ünlenen bu özel romanla anlatıyor Peyami Safa. Tabi bunu yaparken de üst kurmacadan yararlanıyor ve Simeranya’yı bizlere tanıtıyor.
Simerenya Samim’in kaçış dünyasıdır. Yalnızlığına ortak olan hayali ve ütopik bir dünya. Orada haksızlıklar yok. Orada yalnızlık yok. Yalan ve aldatma yok. Orada her şey hayal edildiği gibi. Adı üstüne ütopya. Simerenya’yı Samim’den dinledikçe kitaba daha çok bağlanacaksınız.
Bu romanla ilgili unutamadığım ve benim için kilit cümle: Ben bu mahlûku anlamak için nasıl bu denli geciktim. Nasıl seçkin hislerimin mevzusu olmaya layık gördüm, nasıl ve ne biçim bir körlükle izin verdim?
Paragraf bu şekilde uzayıp gidiyor ama ben kısa bir not olarak sizlerle bu satırları paylaşıyorum.
Erbain
Erbain

6.    Erbain: Erbain, İsmet Özel’in şiir kitabı. Erbain Arapça 40 anlamına geliyor ve kırk yaşına kadarki şiirleri için bu eseri çıkarmıştır. Toplam 4 adet şiir kitabında yer alan şiirlerin yanında bazı dergilerde yayınladığı şiirler de yer alıyor.
Şair, başlarda Marksist bir çizgide iken sonradan İslâmcı bir tavır içinde şiirlerine devam ediyor. Bu kimliğine bir de milli anlayış ve düşünceleri eklenince günümüzün önemli şairi, bu önemli kişilik ortaya çıkıyor.
İsmet Özel’in ilk ezberlediğim şiiri “Çözülmüş Bir Sırrın Üzüntüsü ”dür. Tabi önerdiğim de bir şiirdir. Evet İsyan, Geceleyin Bir Koşu, Amentü ve Bir Yusuf Masalı gibi meşhur şiirleri var.
 Onu okumak, onu anlamak sizi biraz zorlayabilir. Biraz çaba ve emek gerektirebilir.
6 kitap önerisini bu şekilde tamamlıyorum. Aslında olmazsa olmaz diyebileceğim okunması gerekenler arasında yer alan kitaplar listesini tamamlasam 20 mi olur, 30 mu bilemem. Tam bir sayı veremem. Ama bu şekilde küçük bir listeyle bilgilendirici bir seri olsun istedim.
Şiir kitabını okurken elinizdeki romanın bitmesini beklemeyin. Şiir öyle belli günlerde okunacak bir metin değildir. Her güne bir şiir ayırın. Şiir özümsenmek ister. Üzerinde düşünme gerektirir. Duyguyu içselleştirmenizi bekler. Roman gibi tek seferde okunup bırakılmadığı için elinizdeki roman ya da herhangi bir kitapla birlikte günlük şiir adetinizi belirleyerek şiir kitaplarını da okuyabilirsiniz. Bugünkü kitap önerileri de burada sonlansın. Edebiyata meraklıysanız buradan Dede Korkut'un Dilinden Kadın adlı makalemi okuyabilirsiniz.
Listemdeki kitapları okuyup okumadığınızı ya da kitaplar hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum. J










4 Aralık 2017 Pazartesi

Kendin Yap Fikirleriyle Evinizi Yeniden Döşeyin!

Kendin Yap Fikirleriyle Evinizi Yeniden Döşeyin!
Ev dekore etmek genelde bayanların ortak ilgi alanı gibi görülse de aslında bu konuya hepsi aynı derecede ilgi duymazlar. Kimisi muhteşem fikirlerle doludur. Kimi ise dekorasyon konusuna yoğun ilgi göstermese de kendin yap fikirleri onu heyecanlandırabilir. Evinizde var olan malzemelerden kullanışlı ve yeni eşyalar vücuda getirmekten bahsediyorum. Normal şartlarda yakacak olarak kullanacağınız ya da atıp elden çıkaracağınız bazı eşyalarınız var ki biz onları sizin için tasarım objesi hâline getirdik. Fazla ve eskimiş eşyalarınızdan sıkıldınız değil mi? Yeni bir ev ya da eşya düzenine ihtiyaç duyuyorsunuz fakat her şeye yetişebilmek konusunda biraz ümitsizsiniz. Ama merak etmeyin artık evinizi dilediğiniz gibi dekore etmek biraz da sizin elinizde. Nasıl mı? Son derece ekonomik yollarla eski eşyalarınızı ya da bahçe eşyalarınızı dekoratif salon eşyası olarak kullanabileceksiniz. Ekonomik demişken belki de hiç masraf etmeden bunu yapabilirsiniz. İşte başlıyoruz.
kendin yap palet
kendin yap palet

Paletlerden Koltuk Yapımını Denemek İster misiniz?
Kendin yap projeleri dekorasyon anlamında en çok ilgi gören seçenekler arasındadır benim fikrimce. Yine bunların arasında en yaygını paletlerden koltuk ve divan yapımıdır. Peki, bu fikir size cazip geldi mi? Siz de evinizde ya da bahçenizde bulunan paletleri değerlendirip kendi koltuk modelinizi tasarlamak ister misiniz? Ebatlarını, rengini, biçimini tamamen siz tasarlayacaksınız. Peki, ama nasıl olacak? Koca tahta parçalarını değerlendirmek bu kadar zor olmasa gerek.
İlk olarak sizlere paleti tanıtayım. Paletler genelde inşaat malzemesi olarak kullanılır. Bahçelerde yerden yüksekte tutulması gereken ürünlerin altına konur. Yapı sektöründe de çeşitli amaçlarla kullanılır. Görüntü olarak yaklaşık 1 metrekareyi biraz geçen tahtadan yapılmış ürünlerdir. Tabi büyüklüğünü kişi kendisi ayarlayabilir ya da değiştirebilir.
Eğer sizin evinizde de yukarıda bahsettiğimiz paletlerden bulunuyorsa şimdi tarifini vereceğim koltuk modelini kendi başınıza yapabilirsiniz. Ama elinizde böyle bir ürün yoksa da uygun ebatlarda tahta parçalarından yaptırabilir, hazır alabilirsiniz. Gerekli tahta parçalarını edinip paletlerinizi oluşturabilirsiniz.
kendin yap palet
kendin yap palet


Böylece kendi paletinizi çaktıktan sonra koltuk safhasına geçmeniz gerekecek. Doğal olarak da paletten koltuğunuzun tüm aşamalarını el emeğiyle siz yapmış olacaksınız. Bu da ayrı bir mutluluk vesilesi tabii ki.
Evinizde yeterince palet olduğunu varsayıyorum. Şimdi de bu paletleri nasıl koltuk hâline getireceğinize bir bakalım. Öncelikle koltuk modelinizi belirlemelisiniz. Köşe koltuğu mu yapmak istiyorsunuz? İkili koltuk mu, üçlü mü yoksa tekli mi? Hangisi sizin koltuk modeliniz? Ya da evinizde hangi modelin eksikliğini duyuyorsunuz? Kararınızı verdikten sonra işe koyulabilirsiniz. Ben karımı köşe koltuk modelinden yana kullanıyorum. Eğer evinizde bir köşe koltuğunuz yoksa ya da balkonunuza köşe takımı yapmak istiyorsanız şimdi vereceğim aşamaları dikkatle izleyin.
İlk olarak hazırdaki paletleri üst üste koyarak işe başlayın. Önce yere iki palet koyun sonra ise her ikisinin üstüne birer adet daha koyun. Böylelikle toplamda 4 adet palet kullanmış olacaksınız. Şimdi de bu paletleri sağlamlaştırmak isterseniz üst üste gelen kenar ve köşelerden çivi çakın. Merak etmeyin çivi çakmak sandığınız kadar zor değil. Bunu başardıkça daha çok yapmak isteyeceksiniz. Sabitlediğiniz paletlerden artık bir koltuk ebatına kadar ulaştınız. Sıra geldi köşe takımı görüntüsünü vermeye. Yerden iki adet palet daha almanız gerekiyor. Bu iki paleti de üst üste koyun ve hazırdaki koltuk biçimindeki paletlerin ön tarafına köşe oluşturacak şekilde iliştirin. Arada ayırırım diyorsanız öylece yanına koyabilirsiniz. Ama sağlam bir köşe takımım olsun ve hep bu şekilde kullanayım derseniz de yine elinize çivileri almanız gerekecek. Sonradan hazırladığınız paletleri öncekilere iliştirin. Çivilerle sabitleyin. Artık köşe koltuk takımınızın iskeleti hazır durumda. Sıra geldi onu gerçek bir köşe takımı yapmaya. Bunun için aynı ebatlarda ve yeterince mindere ihtiyacınız var. Dilerseniz evinizde bulunan fazla minderleri kullanabilirsiniz. Yeni minderler almak da orijinal bir tasarım için ideal olabilir. Ama minder seçimini palet rengine göre yaparsanız daha dekoratif bir modeliniz olacak. Paletlerinizde boya yoksa en geçerli renk beyazdır.

Hemen onları beyaza boyayarak en sevdiğiniz minder renkleriyle uyum sağlayabilirsiniz. Diğer alternatif renginiz de kahverengidir. Kahve paletleriniz ile Retro modeller tasarlamak sizin elinizde. Boya işlemini tamamladınız sayıyorum ve minderler konusunda biraz daha detay vermek istiyorum. Paletten yapılan köşe takımları genelde şark odalarını andırır. O nedenle renkleri modern ya da otantik görünüm için titizlikle seçmelisiniz. Ama evinizde ve elinizde bulunan minderleri ve kumaşları kullandığınızda da annemin lafıyla size “Çıkar at diyen mi olacak?” şartlarınız neyi gösteriyorsa ona göre bir tasarım yapacaksınız elbette. Gelelim arkalıklarına. Dilerseniz hazırladığınız köşe takımlarınızı arkalık olmadan yalnızca yastık ve kırlentlerle kullanabilirsiniz. Ama isterseniz palet malzemeleri ile de arkasına dayanak çakabilirsiniz. Bu yaptığınız basit bir tahta uzatmak da olabilir. Daha sonra yastıkları üzerine yaslayarak köşe koltuklarınıza son hâlini verebilirsiniz. Beyaz minderlerin üzerine renkli kırlentler, gri minderlerin üzerine pembe gri kırlentler gibi modeller şık ve göz alıcı durabilir.
kendin yap sehpa
kendin yap sehpa

Kendi Sehpanı Kendin Yap!
Kendin yap hediye ya da dekorasyon fikirleri hayatınızı kolaylaştıran en zevkli tasarım örneklerini sunuyor. Evinizde çay ve ikram servisleriniz için kullandığınız ya da dekoru tamamladığınız bir sehpanız vardır elbet. Ama zamanla yeni sehpa ihtiyaçlarınız olacak. Özellikle orta sehpalar her zaman en sık değiştirilen modellerden olmuştur. Peki, yeni bir orta sehpa almak yerine kendi el emeğinizle sehpanızı yenilemek istemez misiniz? Hem de yalnızca iki malzemeyle. Nasıl mi? Yalnızca 1 adet kullanılmayan yüzeyi pürüzsüz bir ahşap parça ile ayaklara ihtiyacınız var. Ayakları hazır almanızı öneririm. Tabi bunu orijinal bir görüntü için tavsiye ediyorum. Ama son zamanlardaki Retro rüzgârından da haberiniz vardır. Siz de bu rüzgârdan etkilenenlerdenseniz ayakları da kendiniz çakmayı deneyin. Yine ahşap parçaları kullanın ki sehpanız için kullandığınız objeler birbirini tamamlasın.
İlk olarak dümdüz bir tahtayı (dikdörtgen şeklinde olması sizin yararınıza olacak) alın ve ebatlarının uygun olduğundan emin olun. Doğru ebatlara sahip bu yüzeye hazır aldığınız ayakları monte edin. Bunun için küçük bir matkap kullanabilirsiniz. Böylelikle daha orijinal bir iş çıkartmış olacaksınız. İşte sehpanız hazır. Gördünüz değil mi? Paranız cebinizde kaldı. Son derece küçük rakamlarla birkaç malzeme aldınız ve sehpanızı en ekonomik şekilde vücuda getirdiniz. Peki, evinde sehpa için gerekli, tahta yüzeyi, mdf ya da benzeri olmayanlar ne yapacak? Onlar mahrum mu kalsınlar böyle bir sehpa yapımından? Kalmasınlar tabi? Onlar da yapsınlar ama malzemeyi başka yerden temin etsinler. Bir marangozdan küçük bir yüzey satın alabilirler. Gidip alanlar görecektir. Onlar için artık(fazla) bir malzeme olduğundan gayet ucuza satın alabilirsiniz. Bazıları “Al, götür, senin olsun” da diyebilir. O derece yani. Elinizde malzeme olsun ya da olmasın her türlü kolay bir tasarım ve çalışma gerçekleştireceksiniz.
kendin yap dekorasyon
kendin yap dekorasyon


Eski Ahşap Mobilyalarınızı Atmayın!
Söz buraya kadar gelmişken eski mobilyalarınıza değinmeden geçmeyelim. Vintage ve Retro modası aldı başını gidiyor. Hâl böyleyken o mobilyalara nasıl kıyabileceksiniz? Elden geçirseniz sizi bir süre daha idare eder. Yok, ben ille de modern tasarımlar istiyorum diyorsanız çözümü hazır. Eski ahşap görünümlü konsolunuzun ya da dolabınızın çekmecelerini çıkartıp yeniden boyayın. Hatta modern görünsün demiştik ya beyaza boyayın. Çekmeceler sizin tamir edebileceğiniz gibi değilse onları çıkartın ve yerine hasır ya da dilediğiniz model sepetler koyun. Böylece çekmece yerine sepet koymuş olacaksınız ki eşyalarınız yine yerinde dursun. Ayrıca hasır örgü sepetler son zamanlarda çok moda olduğu için eski mobilyanızla arada büyük bir fark olduğunu göreceksiniz.
Kısacası eskiyen mobilyalarınızı atmak yerine boyayın, cilalayın, kulplarını modernize edin ve yeni görünümüyle kullanmaya devam edin.

Yukarıda saydıklarım az buçuk yaptığım ve yapabildiğim “kendin yap fikirleri” arasında yer alıyor. Denemeden karar veremezsiniz. Önce yapmayı deneyin sonra kararınızı verin. Kim bilir, belki içinizde gerçek bir tasarımcı yatıyordur. Onu uyandırın.
Ev dekorasyonuna ilgi duyuyorsanız buradan Minimal Ev Dekorasyonu hakkında bilgi edinebilirsiniz.