9 Aralık 2018 Pazar

KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ! (HÂLÂ BİR ŞANSINIZ VAR)


Köprüden Önce Son Çıkış! (Hâlâ Bir Şansınız Var)
Her zamanki rutin yolculuğumuzda ilerlerken fark etmiyoruz köprüden önce son çıkışa geldiğimizi. Arabamız hınca hınç dolu. Sesler, talimatlar, öneriler alıp başını giderken son çıkışı kaçırmakla karşı karşıya gelmiş olabilirsiniz. Anlık bir manevradır ihtiyacınız olan. Bunun için çok şanslı olmanız gerekir. Ama bir sorunumuz daha var. Köprüden önce son çıkışa girmeniz gerektiğinin farkında olup olmadığınız. Farkındalığınız size bir fırsat tanıyabilir. Ama ya farkında değilseniz?
kişisel gelişim
köprüden önce son çıkış

Son Çıkışın Farkında mısınız?
Hayat yolculuğunda kimilerimiz çok şanslıyız kimilerimiz ise yeterince şanslı olmadığımızı yineleyip duruyoruz. Evet, aynı şartları düşündüğümüzde birileri daha çok ön plana çıkabilir. Ama farklı durumlarda biz daha şanslı olabiliriz. Yani aslında eşit şartlarda yaşıyor olabiliriz. Yalnızca sahip olduklarımız farklı alanlara dağılmıştır. Çok zengin birinin ailesinde telafi edilemeyecek gibi görünen yaraları olabilir. Ya da fakir birinin huzurlu bir yaşantısı olabilir. Çok zengin biri ailesi tarafından dışlanmış olabilir. Fakir bir çocuk anne ve baba sevgisiyle büyümüş olabilir. Birisi çok iyi şartlarda ve hiç yorulmadan iş hayatına atılmıştır. Başka biri kapı kapı iş aramakla meşguldür. Benzer durumlarda eşitsizlikler görülse de farklı konularda üstünlükler de söz konusudur.
Hayatınızın dönüm noktalarında son çıkışı yakalarsanız sizin de yakındığınız duruma karşı verdiğiniz sınavı geçme şansınız var. Nedir, hayatımızın dönüm noktaları? Üniversite, iş, evlilik ve benzeri konularda hayatımız boyunca çıkışlar yakalayabilir veya kaçırabiliriz. Bu konularda karar verirken son çıkışı yakalamak kurtarıcı olabilir. Peki, son çıkışı nasıl bulacağız? Geçip gitmeden önce onu nasıl fark edeceğiz? Hatta neden köprüye doğru değil de son çıkışa ilerlememiz gerektiğini nasıl bulacağız?
Size Güzel Bir Haberim Var
Size güzel bir haberim var: Nefes aldığımız sürece bir son çıkışımız olacak. Evet, son ve bitiş kelimeleri yaşadığımız sürece anlamsız kelimeler olarak karşımıza çıkacak. Hep bir çıkar yol aramakla geçecek hayatımız. Yeniden ayağa kalkıp mücadeleye devam edeceğiz. Yanlış kararlar vermiş olabiliriz, yanlış bir hayatın içinde olabiliriz. Ama bu yanlışlardan çıkıp doğruya adım atmamız için köprüler hiç bitmeyecek, son çıkışlar da öyle.
Bir güzel haberim daha var. Umutsuzluk içindeyseniz yeterince zor durumda kalmamışsınız demektir. Şaka mı yapıyorum acaba? Hayır, şaka yapmıyorum. Ağlayıp sızlanma, nazlanma şansınız varsa hâlâ dayandığınız bir yerler vardır. Yeterince çaresiz, yeterince işsiz, yeterince sevgisiz değilsinizdir. Bir şeyler sizin iç dünyanızda veya somut olarak hayatınızda gerçekten bittiyse otomatik olarak bilinciniz ve bünyeniz onun arayışına girecektir. İnançla yeniden dirilecektir. Eğer kendinizde bu isteği henüz göremediyseniz yeterince bitmemişsiniz demektir. Kimse düşmeden kalkmaya çabalamaz. Kimse hastalanmadan iyileşmeye çabalamaz. Sadece nazlanır, söylenir, sitem eder. Çünkü saçmadır. Ortalıkta bir hastalık yokken iyileşmeye çabalamak, düşmeden kalkmaya çalışmak diye bir şey yoktur. Eğer şu an bir karar aşamasındayken okuyorsanız bu yazımı,, olaylara bir de bu yönden bakmanızı tavsiye ederim.
Son Çıkışı Nasıl Yakalarız?
Dedik ya yaşadığımız sürece hep bir son çıkış olacak. Ne kadar erken uyanır da erken fark edersek bu durumu o kadar az üzülmüş oluruz. Er ya da geç son çıkışı yakalayabilmek için yapmamız gerekenler aşağıdaki gibidir:
ü  İlk olarak zararın neresinden dönerseniz kâr olduğunu hatırlayın. Yaşınız kaç olursa olsun pişmanlık duymayın ve çıkışa erken girmeye çalışın.
ü  Öncelikle uzun yıllardır bu yolda arabanızda taşıdığınız negatifliklerin üstünü çizin. Hiçbir ayrım yapmayın. Çok fazla vaktiniz yok. Aksi taktirde yeni bir deneyimle yine çok yorulacaksınız ve bir sonraki çıkışı bekleyeceksiniz. Hiç ayrım yapmadan sizi engelleyen düşünce, öneri ve diğer etkenlerin üstünü hızlıca çizin. Kim ya da ne olursa onları elediğinizden emin olun. Çünkü çok hızlı bir karar vermeniz gerekiyor.
ü  Sonra da kendinizdeki negatifliklerin üstünü çizin. Mümkünse bunları bir yere yazarak yapın.
ü  Son olarak elinizde kalanlara bakın. Elinizde kalanlar size gideceğiniz yolu da gösterecektir.
Kalbimize güveniyorsak o bize tüm doğruları söyleyecektir. Bazen sebepsizce içimizin almadığı durumlar olur. Hiçbir fikrimiz olmadığı hâlde ısınamadığımız durumlar. Biz bilmeden kalbimiz bilmiştir. Oradan gitme, onu yapma, bu karar uygun değil, gibi telkinler verir bize. Ama bazen en büyük sınavımız bir karardır. Çok kısa sürede bir karar vermemiz gerekir. Böyle durumlarda kalbimiz de bize cevap veremez olur. Sesimize kulaklarını tıkamış gibidir. Kendimizi çaresiz ve karmaşık hissederiz. Zihnimiz karıştığında artıları ve eksileri bir kâğıda toplarsak sonucu kolayca bulma şansımız olur. Tıpkı çoktan seçmeli sorular gibi. Baştan doğru cevabı ararsak yanlış işaretlemeler yapabiliriz. Ama önce yanlışların üstünü çizmeyi denersek netlerimizin ne kadar kolay arttığını görebiliriz.
Umarım başarılı olursunuz, umarım başarırız, sevgiyle kalın.
Deneyenler olursa yorumunu beklerim. J

8 Kasım 2018 Perşembe

Sosyal Medyada Karşımıza Çıkan 10 Tip


sosyal medyada 10 tip
Sosyal Medyada Tipler


Sosyal Medyada Karşımıza Çıkan 10 Tip
Siz de sosyal medyadan kimi zaman soğuyup kaçmak isteyenlerden misiniz? Siz de 100 takipçi isteğinin 70’ini reddedenlerden misiniz? Hatta bazen kapana kısıp çevrenizdeki istemediğiniz kişilere boyun eğmek zorunda mı kalıyorsunuz? Onlara sosyal medyayı veya hayatta daha anlamlı ideallerimiz olması gerektiğini aşılamak çok zor. Zor olsa da kategorize etmek biraz içinizi rahatlatacaktır.
1)Şirin Şeyler
Bunlar şirin şeylerdir. Her gün yeni bir şirinlikle karşımıza çıkarlar. Mesela hiç hüzünlü anları yoktur. Yanak dolusu gülücükle karşılar sizi her bir paylaşım. Karşıdan baktığınızda sevimli, sıcak görünen bu tiplerin yakından ne kadar hırslı kişiler olduğunu görürsünüz. Çünkü normal bir insan 4 mevsim gibidir. Farklı mevsimleri yaşadığı zamanlar olur. Ama bunlara çatana kadar gerçek kişiliklerini göremezsiniz.
2)” Ben Yemeğe Gidebiliyorum/Ben Denize Gidebiliyorum”cular
Genelde evde depresyona giren kişilerdir. Sosyal bir hayatı olmadığı için veya yaşam kültürüne sahip olmadıklarından hayatındaki en küçük bir etkinliği paylaşma gereği duyarlar. Oysa yemek karın doyurma aracıdır.
Denize gittiklerinde 20 dakikalık sahil yürüyüşü yapıp 20 foto atarlar. Eğlenmediklerini ve deniz kültürüne sahip olmadıklarını buradan anlayın.
 Genelde eğitime ayırmadıkları vakitleri hemcinslerine nispet yaparak geçtiği için yozlaşma günden güne kaçınılmaz olur.
3) Buldumcuklar/ Benim Kocam/Karım Var
Evlilik fobisinin temel nedeni evliliklerin bir süre sonra rutine gireceği korkusudur. Bu kategorideki kişiler bu saptamanın en büyük kanıtıdır. Yeterince mutsuz olduklarından adım başı “biz mutluyuz” paylaşımı yaparlar. Karşı tarafta bir kıpırtı olmamasına rağmen bir taraf sürekli paylaşım yapar. Hatır gönül için bu artçı paylaşımlara tahammül etmek durumunda kalırsınız. En çok paylaşan en az sevilendir, maalesef. Paylaşımlar arttıkça mutsuzluğun derecesini görmeye baslarsınız.
4) Günaydıncılar- İyi Akşamlarcılar
Sabah güne onlarla başlarsınız. Akşam günü onlarla kapatırsınız. Yetmez günün belirli saatlerinde duygu dolu paylaşımlarını izlersiniz. “Sensiz yaşayamam, ölürüm, ah ulan dünya…” Gördüğünüz gibi duygular şelale. :D
5) Konumcular
Evden çıktığından gittiği ve mola verdiği yerlere kadar her şeyi bilirsiniz. Şu anda A şehrinde, B alışveriş merkezinde, C kafesinde… Çünkü gerçek hayatta onlarla ilgilenen dostları yoktur. Bu da ilgi çekmenin başka bir yoludur.
6) Güncüler
Söyleyin ne olur, devir kaç, vakit ne ve biz hangi çağdayız? Kadın günlerinden bahsediyorum. Bu konuda söylenecek çok da bir şey bulamayıp anlatmadan anlaşılmayı umuyorum.
7) “Facebook”çular
Gerçekten facebook’u kim kullanıyor? Birileri kullanıyor ki arada oraya da etkileşim yapma gereği duyuyoruz. Mecburen. Ama şu yukarıdakilere önerimiz; hep facebook’ta kalsınlar. Mutlulukla kalsınlar. J
8) “Ben Doğurabiliyorum”cular
Siz de biliyorsunuz ki insan dışı varlıklar da doğurabiliyor. Yani özel bir sorunu olmadıkça her dişi gereken işlemi yaptığında doğurabilir. Ama bazıları vardır ki doğumdan itibaren kadın şöyle, kadın böyle, bilmem nasıl bir kadınım diye paylaşımlar yapmaya başlar. Oysa kadın olmak sadece cinsellikle ve doğurganlıkla ilgili bir durum değildir. Bu kişilere eskiden çok eskiden kadınların en az 3 dil bildiğini, en az 3 enstrüman çaldığını ve en az 3 alanda meslekî anlamda uzmanlaştığını söylemek gerekir. Yani onlara da kadın diyoruz…
9) “Benim Arkadaşım Var”cılar
Hepimizin belirli düzeyde bir arkadaş çevresi ve dostları vardır. Kimi ben arkadaştan anlamam, yalnızca dostu bilirim, der. Kimi her bulduğuyla takılmayı alışkanlık hâline getirmiştir. Gerçek dostlar birbirlerinin muhabbetlerini özler ve buluşmanın bir saniyesini bile ziyan etmek istemezler. Saatler süren koyu sohbetlerle bir dakikadan binlerce saat çıkarmaya çalışırlar. Bir de benim arkadaşım var, kitlesinden söz etmeliyiz ki bunların ne zaman kimle takılacağı belli olmaz. Birlikte birkaç saniye sessiz kalamazlar, hemen rahatsız olurlar. Çünkü birbirlerine yaklaşımları maskelidir. Oysa gerçek dostlar sessizce birbirlerinin gözlerinden akan duyguları okumayı bilirler.
Sürekli alışveriş arkadaşı ararlar ki alışverişin bir ihtiyaç olduğunu aslolanın kalp olduğunu bilmezler.
Bu gruba giren kişiler selfie delisi diye de bilinir. Selfie yani özçekim. Her ortamda özçekim bunlardan sorulur. Ortamın fotoğrafçısıdırlar. Ellerinde bir telefon bütün hayatları anı fotoğramakla geçer çünkü akşama paylaşacak malzeme bulmalıdırlar.
10) Nispetçiler
Yukarıdaki saydıklarımızın hepsi bu gruba girer ve sosyal medya aslında çaktırmadan bir nispet ortamıdır. Bu mecralarda samimi ve kalpten geçenleri paylaşanları az görürsünüz. Hislerindeki ve duygu dünyalarındaki titreşimleri paylaşanları bulursanız onları öpün başınıza koyun. Genelde buldumcuk karakterlerle karşılaşırsınız. Hayatta da öyle değil midir? Ya da “Asr Suresi” insanların çoğu hüsrandadır, diyor.
Saygı, sevgi ve selametle… 

28 Temmuz 2018 Cumartesi

Yazarlıkla İlgili Sorularınızı Cevaplıyorum

İçerik Yazarlığı
Makale Yazarı Olmak


Merhaba,
Yazarlıkla ilgili İnstagram üzerinden gelen soruları cevaplamak için geçtim bu yazının başına. Bu yazıda içerik yazarlığı; roman, hikâye ve şiir yazarlığı; gazete ve dergi yazarlığı veya guru yazarlık konusunda soru cevap yapmayı planlıyorum. En çok merak edilen ücret konusuna da değineceğim. (En azından başlarken bunu hayal ediyorum. Çoğu yazım başladığı gibi bitmiyor.) İnstagram hesabım @muhayyel_l üzerinden gelen sorularda yazarlık konusunda zihinlerde netleşmeyen konuların olduğunu fark ettim. Şimdi bu konuya açıklık getirmeye çalışacağım. (Sorularınıza 1000 küsur kelimeyle cevap verebildiğim için üzgünüm :D )
Makale Yazarlığı / İçerik Yazarlığı Nedir?
Makale yazarlarına “web içerik yazarı” da denebilir. Çünkü web sitelerinin içerik ihtiyacını karşılamak için yazarlar. Ben de bunlardan biriyim. Moda, sağlık, spor, teknoloji, eğitim, anne-bebek, kadın, cilt bakımı, dekorasyon, bahis, iş fikirleri, seo, bilişim, inşaat, temizlik gibi sektör ve alanlarda yazarsınız. Gelen siparişler üzerine bazen günlerce aynı konuyu yazabilirsiniz. Böylece daha hızlı ve kolay yazmaya başlarsınız. Sık yazdığınız konular o alanda uzmanlaşmanıza sebep olacaktır. Hatta başka güzel taraflarını söyleyeyim; makale yazarlığı size hiç bilmediğiniz yanlarınızı gösterecek. Yeni ilgi alanları açacak. Kabiliyetiniz olan ama o güne kadar farkına varmadığınız yönlerinizi ortaya çıkaracak. Çok iyi bir genel kültür edinme yöntemi aynı zamanda. Tamamen bilgi evreninde yüzdüğünüzü hissedeceksiniz. Sonrasında siz, eski siz olmuyorsunuz. 😊 Hayata bakışınız değişiyor. Hep başka biri olmak isterdiniz ya… Ben bu değilim, hayatımda bir şeyler eksik diyordunuz ya. İşte sizden yeni bir siz doğuyor ama içinizde o potansiyel varsa. . Madenleri olduğu yerden çıkarmak için o civarda o madenin olduğunu bilmek gerekir. Olmayan bir şeyi çıkartamazsınız malum.
Nasıl İçerik Yazarı Olabilirsiniz?
Her işte olduğu gibi ajanslara veya ilanlara doğrudan başvuru yaparak.
Maddi Getirisi Nedir?
Buna net bir rakam vermek çok zor olur. Çalışma şartlarınıza göre değişkenlik gösterir. Kimisi 300 liralık yazar, kimisi 1000 liralık kimisi 3000 liralık yazar. Anlaşmanıza göre ne kadar çok içerik teslimi yaparsanız maaşınızda o kadar artış olacaktır. Aslında alacağınız miktarı siz belirliyorsunuz. Kelime başı fiyatları baştan bildiğiniz için o ay ihtiyacınız kadar yazabilirsiniz. Şunu da unutmayın; freelance yazmaktan sıkılınca karın tokluğuna razı gelmeye de başlayabilirsiniz.
Ücretlendirme Nasıl Oluyor?
Bu konuya da hiç girmek istemiyorum.  Ama genel bilgilendirme yapmak gerekirse kelime başı ücretlendirme yapılır. 100 kelime başına 2 tl, 3 tl, 5 tl, 10 tl gibi ücretlerle karşılaşırsınız. Daha fazlası da mümkündür. Ama her ajansın kriteri bellidir. Siz ona uyum sağlamak durumundasınız. Anlayacağınız üzere büyük sabır gerektiren ve herhangi bir işe gider gibi sabah erkenden başına oturup akşam kalkmanız gereken bir iştir. Ne kadar çok yazarsanız o kadar kazanırsınız.
Ek İş mi Yoksa Tam Zamanlı Olarak Yapılır mı?
Hâlihazırda bir işiniz varsa ek iş olarak da yapabilirsiniz. Ama tam zamanlı çalışmak için de uygundur(Başlarda çok yıpranacaksınız.) Tabii, freelance bir iş olduğu için çevrenizi çalıştığınıza ikna edemeyeceksiniz. Gündüz yazmanız gereken konular evde boş durduğunuzu düşünen kişiler tarafından bölünecek. Mesai saatlerinizi başka işlerle geçireceksiniz(Kızlar için yemek bulaşık, çevresel faktörler, bahçe, çiçekler, hobiler, hayvanlar…) Doğal olarak işin ağırlığı geceye kalacak. Gözleriniz çökecek, gündüz koşuşturma gece içerik (asıl işiniz) yavaş yavaş erimeye başlayacaksınız.
(Bu arada dünya üzerinde sadece içerik yazarları mesai saatinde (çalışırken) bölünür. Başka hiçbir meslekte böyle bir durumla karşılaşmazsınız. Kimse tam zamanlı bir çalışana “Gel, bana yardım et.” veya "Tut şu işi yap.” diyemez. Ama içerik yazarına denir. Çünkü kimseye çalışan biri olduğunuzu ispat edemezsiniz.(Aileniz dışında.))

 Bir deri bir kemik kalınca ekmek arası patates kızartması diyeti yaparak verdiğiniz kiloları geri almaya çalışacaksınız. Diyetisyenlerin kapısını çalacak, onlardan medet umacaksınız.

(Bilmiyor musunuz ki bir yazar diyetin A’dan Z’ye tüm teferruatlarını bilir. Bilmediği şey iştahla yemektir aslında.)

Bir umut diyerek şansınızı deneyeceksiniz. Ekmek arası patatesi duyan diyetisyen kısa süreli bir şoktan sonra “Hım, sen yine de fazla kaçırma” diyecektir.
Sürekli masa başında olduğunuz için yılda iki üç kez tutulma yaşayacaksınız. Yaklaşık bir hafta on günü yatarak geçireceksiniz. Karşı tarafa derdinizi anlatamayacak ve siparişleri yetiştiremediğiniz için resti çekeceksiniz. (Artık büyük firmalarla çalıştığım için böyle bir sorun yaşamıyorum. Genelde vaktinden önce teslim ederim.)Haklı olanın kim olduğu hiç önemli değil. Yazar her zaman haklıdır. 😊 Yılda birkaç gün acilde yatacaksınız. O günlerde yazamadığınız içeriklerin açıklamasını yapamayacak ve yine bir hır gür yaşayacaksınız. Bunları öpün, başınıza koyun çünkü tek sosyal aktiviteniz atışmak olacak. Yavaştan şunu söylemeye çalışıyorum: Evden yazıyorsanız artık asosyal bir hayat sizi bekliyor. (Dediğim gibi kaliteli içerik yazdıracak büyük firmalara ulaşınca yetiştirememe sorunu ortadan kalkıyor. Çünkü ücret değil yazı kalitesi ön plana çıkıyor.)
Pişman mıyım?
Hayır. Yapabileceğiniz en iyi şey buysa yapmaktan vazgeçmezsiniz. Yazarlık benim işim değil hobim ya da hayatım olabilir ancak. Yazmayı öğrendiğim günden beri yazıyorum. Karalamaya ilk şiirle başladım. Şimdi hobilerimi meslek edindim. Elbette memnunum bu durumdan. Zorlukla beraber kolaylık vardır.
Roman- Hikâye Yazarlığı ve Şairlik
Bizim yaptığımız iş bunları içermiyor. Ama edebiyatçı olunca hobi olarak sanatsal metinler de yazmak istiyorsunuz. Benim de hâlihazırda bir romanım ve taslak hâlinde bir şiir kitabım olsa da şimdilik yayınlamayı düşünmüyorum. Bunlar hobi olarak yapabileceğiniz sanatsal işlerdir. Eserleriniz tutarsa kazanmaya başlarsınız ki çok zahmetli bir süreçtir. Günümüzde sosyal medya fenomenlerinin çıkardığı kitaplar okunuyormuş. Yayınevleri takipçi sayınıza bakarak karar veriyormuş kitapları yayınlamaya. Sanırım anlatabildim.
Köşe Yazarlığı/ Haber Yazarlığı/ Guru Yazarlık
Köşe yazarları belli konularda isim yapmış kişilerdir. Yani gazete köşelerinde gördüğünüz isimler genelde ünlü olup üst düzey içerikler üretmesi beklenmeyen kişilerdir. Sıradan birinin bir köşeyi parsellemesi biraz zor gibi ama imkânsız demiyorum. Bu arada bizler de haber yazısı yazıyoruz fakat burada asıl dikkati çekmek istediğim nokta şu: İçerik yazarlarının yazdığı hiçbir yazı kendi ismiyle yayınlanmaz. (İstisnalar  var. İnstagram hesabımda paylaşıyorum. Site bazen sizden isminizle yazı paylaşımı yapmanızı isteyebilir.)
 Kimin için ya da hangi iş yeri için yazdıysanız yazının telif hakları ona geçer. Bu anlamda roman, hikâye, şiir ve köşe yazarlığından ayrılır. Guru yazarlıktan daha önce bahsetmiştim. Tıpkı köşe yazarları gibi kendi adıyla yazan kişilerdir. Ama köşe yazıları güncel veya dilediği gibi rahat bir üslup kullanır. Guru yazar ise bilgi vermeyi amaçlar.
Yukarıdaki bilgilere ek olarak kendi ismimle yayınlanan makalelerim olduğunu söylemek isterim. Yazarlık statüsü tamamen sizinle ilgilidir ve kendinizi geliştirdikçe karşınıza yan seçenekler de çıkacaktır.
Canım Blogger
Apayrı bir konu olsa da burada blog açma konusuna da kısaca yer vermek istedim. (Blog açma aşamalarımı daha sonra anlatabilirim.) Yazmayı seviyorsanız, yazdıklarımı ne yapayım diyorsanız, kendinizi geliştirmek istiyorsanız bir blog açabilirsiniz. Blogspot ücretsiz bir platformdur. Aynı zamanda google plus uzantısı da olduğu için(artık yok) google plus hesabınızı sosyal medya hesabı olarak kullanır yazılarınızı oradan daha çok kişiye ulaştırabilirsiniz. Her yazan iyi yazar değildir. Herkes şiir yazabilir ama herkes şair değildir. O sebeple:
ü  Her karaladığınızı sanat eseri gibi görmek yerine edebiyat tarihini öğrenin.
ü  Ekolleri öğrenin.
ü  Akımları öğrenin.
ü  Bu alanda yerinizi belirleyin.
ü   Dünya görüşünüz olsun, hayat görüşünüz olsun, şiir tanımınız olsun, roman tanımınız olsun.
ü  Roman yazım tarzlarını ve bakış açılarını öğrenin; uygulamalı olarak zihninize oturtun.
ü  Asıl önemlisi edebiyat tarihindeki her dönemin önemli kitaplarını okuyun. Yazdım oldu, başkadır. Yazarlık başkadır. Fenomenlere bakarak yazmaya karar verirseniz çöp biriktirirsiniz. Oysa bizim sanatkârlara ihtiyacımız var. Bu arada yazdıklarınız milyonlara ulaşacak. Ne yazdığınıza dikkat edin. Sırf ilgi çekmek için insanların hayatlarına yıkıcı fikirler sokmaya çalışmayın. Eğer inanıyorsanız, yazdıklarınızdan da sorumlu tutulacağınızı unutmayın. (Bu yüzden şiirlerimin çoğunluğunu oluşturan ilk dönem şiirlerini yayınlamayı düşünmüyorum. İnsanlara karamsar bir tablo bırakmamak için.)
Not: Konu ne olursa olsun yazarken kendinizi salmayın. Yazarlık sanıldığı gibi kafayı dağıtarak bunalıma girerek, isyan ederek yapılacak bir iş değildir. Yazarlık ustalık işidir. Kelime ustalığı, cümle ustalığı, düşünce ustalığı, imge ustalığı. Yazarken bilincinizi kaybetmemelisiniz.
...
  Şuradan şiir bloğuma buradan da makale bloğumun ana sayfasına ulaşabilirsiniz.



6 Temmuz 2018 Cuma

Guru Yazar Kimdir?



içerik yazarı
Guru Yazar Kimdir?
Merhaba,
Bugün yazarlık konusunda level atlayan veya atlamak isteyenlere özel bir seçenek olan “Guru Yazarlık” konusunu sizlere taşımak istedim. Bazılarınız ilk defa duyuyordur, bazılarının az buçuk fikri vardır konu hakkında öyle değil mi? Sizler de başlığı görür görmez heyecanlananlardan mısınız? Yazarlık konusunda kendinizi nerelerde görüyorsunuz? Yazar denince “author” mu yoksa “writer” olarak mı nitelendiriyorsunuz kendinizi? Hedefleriniz neler? Ben şimdilik guru yazarlık konusunda kafanızdaki (varsa) soru işaretlerini gidermek istiyorum. Bu yüzden makalemi adım adım okumanızı tavsiye ediyorum.
Yazarlık Hakkında
Kendimi hep yazarken buldum. Sanırım ilkokul ikiydi. Ama içten gelen samimiyetle bir yerlere kadar gelebildim. Ayrıca hiçbir iddiam olmadığı hâlde ilk içeriklerimin (2012 yılından itibaren) guru yazarlığa tam da uyan içerikler olduğunu da sonradan fark ettim. Çünkü tek amacım en doğru ve güvenilir bilgiyi vermekti. Yazarlığa kendi eğitim alanıma uygun olan konularda başladım. Fakat sonradan çalışmaya başladığım içerik ajanslarının -her ne kadar olumlu yorumlar alsam da- aradıklarının çok kaliteli yazılar değil de “bol içerik” olduğunu gördüm. Durumu fark ettikten sonra "Ben de onlar gibi olacağım" desem de çok çabuk adapte olamadım. Çünkü yaptığım iş benim imzamı taşıyordu. Talep ne olursa olsun en iyisini yapmam gerekiyordu. Bu işleyiş beni gittikçe zorlarken sosyal hayattan da yavaş yavaş çekildiğimi fark ettim ki içerik yazarlarının en önemli sorunudur. Aslında normalde de çok sosyal bir hayatım yoktu, köyümde bahçeme çıkmanın dışında. Benim durumum günlerce odadan çıkmamaya kadar gidince limitimi düşürme kararı alıyor fakat ay sonunda buna pişman oluyordum.
Günlük 10 bin, 15 bin yazan kişileri anlayabiliyorum. Benim de limitim buralarda geziniyor. Fakat bu durum biraz da yazdığınız konuyla ilgili oluyor. Sürekli anahtar kelime ağırlıklı yazıyorsanız rahat 15 bin yazarsınız. Ama uzmanlık ve detay gerektiren konularda 15 bin yazıyorsanız dönüp yazdıklarınızı baştan okumanız gerekiyor. Herhangi bir uzmanın kendi alanında seçtiği bir konuyla ilgili kafadaki tüm soru işaretlerini giderecek bir yazı yazması dolu dolu bir gününü alabilir hatta bu süreyi geçebilir. İşte bu yüzden web siteleri içi boş makalelerin çöplüğü hâline gelmiş durumda. Artık insanlar bir siteyi açtığında o konuyla ilgili detaylı tüm bilgileri görmek istiyor. Fakat içerikler tam tersini yapıyor. Kimi içerikleri okuduğunuzda göreceksiniz. Sorunuza 1 cümleyle yanıt verdikten sonra 300 kelime, 5000 kelime (her neyse) doldurmaya çalışıyor. Düşünelim isterseniz. Yüzlerce içerik yazarı her gün içerik üretiyor. Onlarca içerik ajansı her gün bu içeriklerin teslimini yapıyor. Sizce de hamallık değil mi? Bence de öyle. Arz talep meselesi de önemli tabi. Biraz da firma olarak “Biz, şu kalitede içerik üretiyoruz. Her yazara uzmanlık veriyoruz. Yazarlarımıza da bu konuda hakkını veriyoruz. Sizden de verdiğimiz emeğin karşılığını haklı olarak almak istiyoruz" diyecek bir duruş lazım. Ama ben o konulara girmiyorum. Arz talep neyse ona göre davranabilirler.
Guru Yazar Olmak Nedir?
İçerik yazarlığına başladığınızda karşınıza yazar statüleri çıkacaktır. Standart yazar, gümüş yazar ve gold yazar bir sitenin kategorileri olabilir. Başka bir sitede standart yazar, uzman yazar ve elit yazar şeklinde bir kategorizasyon ile karşılaşabilirsiniz. Bunlar tamamen sitelerin özel tercihleridir. Fakat bir de bunların da ötesinde yer alan “guru yazarlık” teriminden söz edebiliriz. Benim de zaman zaman aynı kategoride yazılarım bulunuyor. Guru yazar kimdir?
Guru yazar; kendi uzmanlık alanında ve eğitim gördüğü branşta yazılar hazırlayan kişidir. Fakat bu kadarla da sınırlı kalmıyor. Yazısını okuyucuyu etkileyecek şekilde doğru cümle kalıpları ve gerçekçi tasvirlerle süsleyen, spesifik detaylara yer veren kişidir. Bu bakımdan  “guru yazar” günlük 10 bin, 15 bin yazmayan kişidir. Hâliyle özel taleplere göre içerikler hazırlar. Öyle her yazıyı guru statüsünde hazırlarsa batar zaten. En başta da belirttiğim gibi arz talep meselesine göre içerik hazırlarsanız sizler de yıpranmamış olursunuz. Benim için bu duruma alışmak çok zor olsa da bir şekilde sektörün bir yerlerinde debelenmeye devam ediyorum. Bu arada diğer bloğumda kullandığım #yazargibiyim nickini #köylüyazar olarak değiştirmek konusunda kafama fikirler çakıyor. Sanırım bu konudaki kaderimi değiştiremiyorum. Yazarken seyahat etmek insana çok şey katıyor. O günleri özlüyor ve oksijen kıtlığını –çok şükür ki- bahçemizdeki ağaçlardan gidermeye çalışıyorum. Bol yazılı ve kaliteli günler dilerim. 😊

26 Mayıs 2018 Cumartesi

Tembeller İçin Kolay ve Doğal Peeling Yöntemi

domates peeling
domates peeling


Merhaba,
Bugün hayatınızda yapabileceğiniz en kolay doğal peelingin tarifini vermeye geldim. Bu linki tıkladığınıza göre sizin de cilt bakımı konusunda sıkıntılarınız var, öyle değil mi? Onlarca kozmetik ürünü ve doğal tariflerin arasında bunaldıysanız size çok kolay bir bakım yöntemi önereceğim. Doğal maske denince şöyle bir düşünürüz. Kim bilir kaç tane karışım var, her tarif birbirinden karışık , kafama oturmayan şeyleri kullanmak istemiyorum diyenlerden misiniz? ömür boyu kullanabileceğim ama tarifini hiç unutmayacağım bir yöntem istiyorum mu diyorsunuz? Size katılıyorum çünkü maskelerde önemli olan da zaten süreklilik. Sürekli kullanımdan sonra sonuç almaya başlayacaksınız. Hatta basitçe şöyle diyeyim; sıradan bir sabunla ya da ürünle(cildinize zarar vermemek koşuluyla) her gün bakımınızı aksatmadan devam ettirirseniz bile kendinizdeki değişikliği fark edersiniz. Çünkü asıl sorunumuz sorunlar değil çözümleri sürekli hâle getirememektir.
İşte Maskemiz!
Maskemizin ismini söylüyorum, domates şeker peelingi. (Hem maske diyorum hem peeling. Çünkü peeling sonrası ciltte bekletiyorsunuz.) Daha önce bunu duymuş muydunuz? Duyan ve duymayan herkes için domates peelinginin önemini yazacağım. Domateste bol miktarda A VE E vitamini bulunuyor. Bu da demek oluyor ki yaşlanma geciktirmede önemli bir gıda. Aynı zamanda antioksidan özelliği de görüyor. Bu sayede cildinizde biriken yağlarla doğal yollarla mücadele etmiş olacaksınız. Yüksek miktardaki E vitamini ve A vitamini sayesinde cildinizin elastikiyeti artacak ve yaşlanma belirtileriniz azalacaktır. Kırışıklıkların azalmasını sağlarken yeni kırışıklıkların da oluşmasını önleyecek ve erteleyecektir. Bu maskenin asıl önemi de siyah nokta ve gözeneklerle mücadele etmesidir. Gözenekli cilt yapısına sahip olmayanlar için siyah nokta sorunları çok büyütülecek durumda değildir. Ama gözenekli ciltler daha yoğun bakım gerektirir çünkü sürekli biriken yağların siyah noktalara dönüşmesi rahatsız edicidir. Bu nedenle gözenekli ciltler daha hassas bir bakım gerektirir.
Domates Peelinginin Tarifi
Malzemeler: Domates, şeker
Evinizde yapabileceğiniz belki de en kolay peelingdir domates peelingi. Benim tavsiyem bunun için çok da büyük bir domates kullanmayın ki ziyan olmasın. Orta boydan biraz daha küçük bir domatesi ikiye bölün ve üzerine şeker dökün. Bunu cildinize hassas bir şekilde sürün. Tüm yüze daireler çizerek ve hırpalamadan sürerken domatesin üzerindeki şeker sayesinde peeling yapmış olacaksınız. Yüzünüze tamamen sürdükten sonra 10 dakika kadar bekleyip yıkayabilirsiniz. Soğuk suyla ya da önce ılık sonra soğuk suyla durulama yapabilirsiniz.
Bütün cilt bakımlarından sonra sıkılaştırıcı toniğinizi ve cildinize uygun kremi sürmeyi unutmayın.
Domatesin içeriği gözeneklerin sıkılaşmasını sağlayacak. Cildin elastikiyetini arttıracak. Cildiniz böylelikle derinden temizlenecek ve gün geçtikçe gözenekleriniz küçülmeye başlayacaktır.
NOT: Bu tarifi kullanmadan önce domatese alerjiniz olup olmadığını öğrenmeniz yararınıza olacaktır. Kendiniz küçük bir test de yapabilirsiniz. Elinize veya teninizde bir noktaya küçük denemeler yaparak beklerseniz sonucu görebilirsiniz.
Domatesin Cilde Faydaları
Domatesin cilde faydalarını yukarıda anlattım ama burada maddeler hâlinde özetlemek istiyorum ki kafamızda netleşsin.
ü  İlk olarak yüksek oranda A ve E vitamini içermesi kırışıklıklarla mücadele ettiğini gösterir. Bunu da cildin elastikiyetini arttırarak yapar.
ü  Gözeneklerin sıkılaşmasını sağlar böylelikle siyah noktalar da zamanla yok olur.
ü  Antioksidan özelliği vardır. Ciltteki yağ tabakalarıyla mücadele eder.
ü  Cildin parlamasını sağlar.
cCilt lekelerini giderir ve cildin rengini açar.
ü  Ölü hücrelerin atılıp hücre yenilenmesini sağlar. Bu da cildi yenilediğini gösterir.
Bloğumda her zaman basit ama etkili tarifler vermeye çalışıyorum. Bugün yapıp yarın bırakacağınız tariflerle ne ben ilgilenirim ne de siz ilgilenirsiniz. Onlarca seçenek arasından en kolaylarını sunmaya çalışıyorum ki bir rutin oluşturmada etkili olsun. Ama her zaman bu doğal tarifleri cilt doktorunuza danışmanızı da öneririm. Herhangi bir alerjiniz varsa kullanamayabilirsiniz. Önceden test ederek de durumu fark edebilirsiniz.                           @makalesec

23 Şubat 2018 Cuma

Doğal Saç Boyası Yapımı

dogal sac boyasi
Dogal Sac Boyasi Tarifi

Hanımların bakım ve güzellik konularına ne kadar ilgili olduğu tartışmaya kapalıdır. Bakımlı ve güzel görünmek uğruna girilen türlü yollardan hüsranla dönmemek için sağlıklı ürün kullanımını içselleştirmek gerekir. Kullanılan malzemelerin kalite ve sağlık açısından ne derece geçerli olduğunun araştırmasını yapıyor muyuz? 

Belki bir alternatif bulamadığımızdan bu kadar umursamaz davranıyoruzdur. Sağlığımızı tehlikeye atacak ürünleri hiç düşünmeden saçlarımıza uyguluyor bir de üstüne bu kimyasalı teneffüs ediyoruz. Peki neden? Daha mükemmel renkler için mi? Daha havalı görünmek için mi? İstesek deneme yanılma yöntemiyle kendi saç rengimizi doğal yolla bulabileceğimizi biliyor muyuz? Üstelik hazır saç boyalarını tercih ettiğimizde bile istediğimiz renge hemen kavuşamıyoruz. Yalnızca kuaför ortamında anında sonuç almanız mümkündür ki o da ağır kimyasallarla sağlanır. Bu da saçlarımızın yıpranmasına bazen de yanmasına neden olur.

 Kendi saç boyamızı kendimiz yapsak ve içine yalnızca doğal ürünler kullansak bir süre sonra alışkanlık hâline gelecektir.


Doğal Saç Boyası Tarifi
Siz de evinizde doğal saç boyası yapmak istiyorsanız malzemeleri söyleyelim. 

  • 2 su bardağı kına
  • ü yarım çay bardağı kuru çay
  • ü yarım çay bardağı Türk kahvesi
  • ü bir tutam karanfil
  • ü bir tutam tuz
  • ü isot ya da acı pul biberden bir tutam
  • ü soğal kabuğu
  • ü nar kabuğu
  • ü ceviz kabuğu
  • ü 1 çay kaşığı zeytinyağı
  • ü 1 çay kaşığı tarçın
  • ü 1 çay kaşığı zencefil
  • ü limon rendesi
Malzemelerimiz yukarıdaki gibidir. Gördüğünüz gibi her evde bulabileceğiniz ve gayet ucuz malzemeler. Doğal saç boyası için yukarıdaki doğal gıdaların tümünü kullanabileceğiniz gibi bir kısmını kullanmamayı da tercih edebilirsiniz. Saydığımız malzemeleri olduğu gibi kullanırsanız sürpriz bir renge hazır olabilirsiniz. Doğal yollarla bulduğunuz bu rengi belki çok seveceksiniz. Ama aradığınız bir renk varsa size bu malzemelerin anlamları konusunda da bilgi verelim. 

Türk kahvesini ne kadar çok koyarsanız saçlarınız o kadar kahve olur. Ama çok abartmamaya dikkat edin. 1 bardak kullanabilirsiniz. Yine çay ve kahveyi orantılı kullanmak da mantıklıdır. Soğan kabuğu ve nar kabuğu gibi ya da kırmızı renkli ve boyası çıkabilen bitkiler kızıl renk için gereklidir. Kahve istiyorsanız bunları kullanmamalısınız. Bakır rengi için bütün bu malzemelerin içinde zencefil bulunmalıdır. Bakır düşünmeyenler zencefili listeden çıkartabilir. Gördüğünüz gibi ana renkleri yakalamak için birkaç noktaya dikkat etmek gerekiyor.


Yukarıdaki malzemelerden kına dışındakilerin hepsini bir cezve ya da çaydanlık gibi bir kapta kaynatın. Sonra karışımın suyunu süzerek ılımaya bırakın. Ilık duruma gelen karışımı kına ile karıştırın. Ve sonunda doğal saç boyanız hazır. Artık kendi yöntemlerinizle saçınıza uygulamaya başlayabilirsiniz. Uzmanlar en az 4 ya da 5 saat kınanın saçınızda kalmasını öneriyor. Sonra da duru ılık suyla şampuansız yıkayın ki kına özleri saçlarınızı beslesin. Ertesi gün ise saçınızı şampuan ile yıkayabilirsiniz.

Kına ile doğal saç boyası yapmanın saçınıza pek çok faydası bulunuyor. Her şeyden önce saçı besliyor ve doğal bir parlaklık veriyor. Saçların daha gür çıkması ve uzaması konusunda size yardımcı oluyor. Kırılan saçlara ve saç köklerinin canlanmasına büyük katkı sağlıyor. Bu yöntemle bilindik saç sorunlarına toplu olarak çözüm bulmanız mümkündür. Yöntem kendi içinde hem bir saç maskesi hem de doğal bir boya özelliği taşır. Siz de kendi saç renginize uygun malzemeler ile kendi boyanızı yapmaya başlayabilirsiniz.

NOT: Bu karışıma bir de adaçayı eklerseniz saç boyanızı sabitlemiş olursunuz. Daha etkili sonuç alabilirsiniz.

Cilt Lekelerine Etkili Çözümler

cilt lekeleri icin maske
Cilt Lekelerine Sirkeli Cözüm

Cilt bakımı denince akla farklı cilt sorunları ve günlük rutinler geliyor. Herhangi bir cilt sorununuz olmasa bile cilt bakımı yapmak bakımlı bir görünüm için gereklidir. Problemli ciltler için özel ürünler kullanma ihtiyacı duyarsınız. Hatta üst üste kullandığınız kimyasal ürünler sizi rahatsız ettikçe doğal yollara başvurmak istersiniz. Size bu yazıda cildinizde oluşan lekeler için doğal ve kolay çözüm yolları önereceğiz.
Cllt Lekelerine Basit Ama Etkili Çözümler
Kadınların günlük cilt bakım rutinleri oldukça uzun sürer. Sabah kalkıp cildin uygun ürünle yıkanması, peeling yapılması ve üstüne tonik çekilmesi... Son olarak da cildin yapısına uygun krem kullanılması ile sabah bakımı tamamlanır. İsteğe göre makyaj da yapıldığından bu işler kadınların oldukça vaktini alır. Durum böyle olunca basit ama etkili çözüm arayışına girilir.
Sirke ile Bakım Yapmak: Cilt lekeleriniz için belki de en etkili yöntemlerin başında sirke gelir. Peki, ama bu sirkeyi nasıl kullanacaksınız? Öncelikle herkesin cildi farklıdır. Teniniz üzerinde önceden ufak bir deneme yapabilirsiniz. Bu yöntemin benzerlerini çok sayıda kadın kullanıyor. Siz de kendinize uygunluğunu test ederek kullanmaya başlayabilirsiniz. Uygulama için aynı miktarda sirke ile aynı miktarda suyu karıştırmanız gerekir. Yani 1 kaşık sirke koyduysanız 1 kaşık da su koyarak karıştırmanız gerekiyor. Su sirkenin incelmesini sağlıyor. Böylece daha az yakıyor ve rahat bir kullanım sağlıyor. Cildinizin durumuna göre daha az sirke kullanmayı da tercih edebilirsiniz. Hazırladığınız karışımı cildinize bir pamuk yardımıyla sürmelisiniz. Dilerseniz kuruyunca yıkayabilirsiniz. Ama sirke ve su karışımını cildinize uyguladıktan sonra güneşe çıkmaktan sakınmalısınız. Çünkü bu şekilde güneşe çıkmak lekeleri arttırabiliyor. Mümkünse dışarı çıkmadığınızda ya da akşam saatlerinde denemelisiniz.
Hindistan Cevizi Yağı: Hindistan cevizi yağı kozmetik sektöründe en çok kullanılan yağlardan biridir. Aynı şekilde cilt bakım ürünlerinde de karşımıza çıkıyor. Ya da biz onu en doğal hâliyle kendimiz doğrudan cildimize uygulayabiliyoruz. Cilt lekelerine iyi geldiği söylenen Hindistan cevizi yağını doğrudan ya da su ile incelterek bir pamuk yardımıyla pomat yaparak cildinize uygulayabilirsiniz. Bunu yaptığınızda da aynı şekilde sirkede olduğu gibi dışarı çıkmaktan kaçınmalısınız. Daha doğrusu hindistan cevizi yağı sürdüğünüzde cildiniz güneş ile temas etmemelidir. Tamamen temizlemeden dışarı çıkmak yok.
Kuru Maya Maskesi: Maya maskeleri cilt bakımında en favori ürünler arasında yer alır. Kuru maya maskesi özellikle ciltte oluşan güneş ya da sivilce lekelerine karşı etkilidir. Siz de cilt lekelerinizi açmak ya da tamamen kaybolması için bir yöntem bulmak istiyorsanız kuru maya maskesini deneyebilirsiniz. Maya maskesi için 1 kaşık kuru maya ve onu macun kıvamına getirecek kadar su koymalısınız. Su miktarı 1 kaşık da olabilir. Daha az da olabilir. Daha çok da olabilir. Kıvama gelecek şekilde su koymak size kalmış. Oluşan maskeyi cildinize sürün ve kuruyana kadar bekleyin. Çatır çatır kurumasını beklemenize gerek yok çünkü çok beklediğinde cildiniz tahriş olacaktır. Yaklaşık 10-15 dakika beklemeniz yeterlidir.

Yukarıdaki yöntemler cilt lekelerini açmak için kullanabileceğiniz en doğal yöntemlerdir. Ama cildinizin herhangi bir özel sorunu olmamasına dikkat edin. Çünkü her cilt tipi ve cilt sorunu farklıdır. Kullandığınız ürünlerin faydasını görmek için cildinizin hassasiyetlerini bilmeniz gerekir.

Kırışıklık ve Torbalar İçin Harika Yöntemler

Doğal cilt bakim yöntemleri
Dogal Cilt Bakim Yöntemleri

Cilt bakımı ve göz altlarının bakımı yaşlanmayı geciktirmek ve daha sağlıklı bir cilde sahip olmak için önemlidir. Herkesin cilt tipi farklıdır ve cilt tiplerine uygun olarak farklı sorunlar görülmektedir. Kuru ciltler daha erken yıpranıp kırışmaya meyilli hâle gelebiliyor. Yağlı ciltler siyah nokta ve sivilce oluşumu konusunda daha çok sorun çıkarıyor. Bu nedenle herkes cilt tipine uygun maske ve bakım ürünlerini düzenli olarak kullanmaya dikkat etmelidir. Bunun dışında yaşanan cilt sorunları için ilave yöntemler de kullanmamız gerekebilir. Cilt sorunlarından en önemlileri göz altı kırışıklığı ve torbalarıdır. Şimdi konumuz olan bu sorunlardan nasıl kurtulabileceğimize bakalım.
Salatalık Maskesi ile Göz Altı Bakımı
Göz altı kırışıklığı bazı kişilerde erken yaşlarda başlarken bazılarında daha geç görülmektedir. Ama her şekilde zamanla göz altları kırışacaktır. bunun için doğal yöntemler ya da kozmetik ürünler kullanabilirsiniz. Kimi kadınlar kimyasal ürün kullanmayı tercih etmez. Organik ürünler de çok yüksek fiyatlarla satıldığından başka yollar aranmaktadır. Bu konuda ilk akla gelen de evde yapılan maskelerdir. Özellikle her evde bulunan ürünlerle pürüzsüz ve genç bir cilde kısa sürede sahip olabilirsiniz. İşte maske için gerekli olanlar:
ü 1 adet salatalık
ü 1 yemek kaşığı zeytinyağı ya da süt
ü Buz (küp şeklinde buzdolabında hazırlanabilir)
ilk olarak 1 adet salatalığın kabuklarını soyun ve kabuklar bir kenarda dursun. Soyduğunuz salatalığı rendeleyerek bir  kenara koyun. Salatalığın içine cildiniz kuru ise süt ya da zeytinyağı koyun. Bunları karıştırıp kırışıklık olan bölgeye koyarak bekletin. Yaklaşık 15 dakika sonra işlemi sonlandırabilirsiniz. Ardından salatalık kalıntılarını cildinizden temizleyip üzerinde buz gezdirebilirsiniz. Birkaç saniye bu işlemi yaptıktan sonra cildinizi durulayabilirsiniz. Dilediğiniz zaman salatalık kabuklarını cildinize bakım amaçlı kullanabilirsiniz.
Pirinç Suyu Maskesi
Pirinç suyu cilt bakımı için son derece önemli bir etkendir. Bu nedenle ıslattığınız pirinçlerin suyunu atmadan pürüzsüz bir cilt i için kullanabilirsiniz. Ya da özel olarak cildiniz için pirinç suyu hazırlayabilirsiniz. İşte malzemeler:
ü 1 yemek kaşığı pirinç
ü Örtecek kadar su
1 yemek kaşığı ya da ihtiyacınıza göre arttırdığınız pirinci bir bardağa koyun ve içine suyu ekleyin. İster bekleterek suyun beyazlamasını sağlayın isterseniz kaşıkla karıştırmayı deneyin. Pirinç taneleri sayesinde beyazlaşan suyu bir kaşığa ya da kaba alın ve göz altlarınıza sürmeye başlayın. Yine bu maskeyi de 10, 15 dakika kadar bekleterek durulayabilirsiniz. Bu yöntemle göz altı torbalarınıza çözüm bulmuş olacaksınız. Pirinç suyu maskesinden sonra yine buz gezindirebilirsiniz. Çünkü buz, kırışıklık gidermede önemli bir etkendir.

Bütün bu önerilerin yanında günlük bakımınızı aksatmadan düzenli olarak yapmalısınız.

DOĞAL CİLT BAKIM YÖNTEMLERi

cilt bakim yöntemleri
Cilt Bakim Yöntemleri

Cilt bakımı bayanların en çok üzerinde durduğu konulardandır. Kadın erkek herkesin cildine gereken bakımı yapması gerekse de bu konuda bayanların çabası tartışılmayacak boyutta görünüyor. Ama kimi bayanlar vardır ki karmaşık cilt maskeleriyle uğraşmak istemezler. Hem ciltleri pırıl pırıl ve bakımlı olsun hem de bunu zahmetsizce başarmak mümkün olsun isterler. Az çabayla önemli sonuçlar almak için sizlere pratik ve kolay cilt bakım önerileri hazırladık. Bu öneriler sayesinde evinizde bulunan ve son derece ucuz malzemelerle cildinizin bakımını gerçekleştirebilirsiniz.
Kahve İle Cilt Bakımı
Türk kahvesi hemen her evde bulunan bir kahve çeşididir. Her gün güne başlarken ya da gün ortasında kahve içeriz. İşte içilen bu kahvelerin telvesiyle cildinize bakım yapabilirsiniz. Kahvenizi tükettikten sonra dibindeki telveyi dökmek yerine yüzünüze hafifçe masaj yaparak sürmeyi deneyin. Yaptığınız hafif masaj ve dokunuşlar peeling etkisi yaratacaktır. 10 dakika sonra cildinizi önce ılık suyla sonra da soğuk suyla yıkayabilirsiniz. Kahve hem cildinizi temizler hem de sıkılaştırır ve parlatır. Yıkadıktan sonra göreceksiniz ki cildiniz temizlenmiş ve kadifemsi bir görünüme kavuşmuş olacaktır.
Kahvenin sadece telvesini değil bununla birlikte kendisini de cildinize uygulayabilirsiniz. Önce bir pamuğu kahveye batırın sonra da onu yüzünüze sürün. Yüzünüzde 10, 15 dakika kadar beklettikten sonra da cildinizi ılık suyla temizleyin.
Doğal Tonikler
Tonik kullanmak cilt bakımının en önemli parçasıdır. Cilt bakımını toniklerle tamamlamanız gerekir. Yoksa temizlenen gözeneklerinizde daha fazla yağ ve kir birikir. Bu da yaptığınız temizlik çalışmalarını boşa giderir. Bu nedenle cildinizi temizledikten sonra mutlaka tonik kullanmalısınız. Bu konuda ekonomik ürünler seçmek isterseniz doğal tonik amaçlı malzemeler kullanabilirsiniz. Gül suyu ve maden suyu bu konuda size yardımcı olacaktır. Tercihinizi gül suyundan yana yapacaksanız bilmeniz gereken bu ürünün %100 doğal olması gerektiğidir. Gül suyu dışında maden suyunu da tercih edebilirsiniz. Maden suyuyla ve pamukla cildinize pomat yaptığınızda ne kadar da canlandığını göreceksiniz. Aynı zamanda gözenekleri sıkılaştırmada yardımcı olacaktır.

Yukarıdaki cilt bakım önerileri son derece kolay ve uygulanabilir niteliktedir. Siz de evlerinizde bulunan malzemelerle cildinize kolayca ve ekonomik olarak bakım yapabilirsiniz.

Kırışıklıklarınız için Doğal Maskeler

 
yas maya maskesi
Maya Maskesi Tarifi
Kadınların kendine göre haftalık ya da 15 günlük maske uygulamaları mevcuttur. Bu uygulamaların sıklığı ya da çeşidi cilt tipine göre değişmektedir. Yağlı, kuru ve karma ciltler için farklı uygulamalar söz konusudur. Aynı şekilde cilt tipi aynı olsa da her maske herkese iyi gelmiyor. Bu nedenle herkes kendine iyi gelen maskeyi zaman içinde deneyerek buluyor. Onlarca maske tarifi arasından sizlere en kolay ve en etkilisinin yani maya maskesinin uygulama aşamalarını verelim.
Maya Maskesi Uygulama Aşamaları
Maya maskesini keşfeden pek çok kadın artık ondan vazgeçemiyor. Canlı organizmalardan oluşan mayanın cilt yüzeyinde yaptığı işlemler kadınları heyecanlandırıyor ve vazgeçilmez oluyor. Bu nedenle cildinizin ihtiyacına göre siz de haftada bir ya da 15 günde bir uygulama yapabilir ve farkı görebilirsiniz. Öncelikle yaş maya mı yoksa kuru maya mı kullanacağınıza karar vermelisiniz. Çünkü her ikisinin de ortak özellikleri bulunsa da bazı ayrıntılarla birbirinden bu iki maskeyi ayırıyoruz.
Cilt Lekeleri İçin Kuru Maya Maskesi
Cilt lekelerinden tüm bayanlar hayatının herhangi bir noktasında şikâyetçi olabiliyor. Özellikle açık tenliler güneşe çıkamıyor ve oluşan lekeleri azaltmakta zorlanıyor. Durum böyle olunca daha hassas davranmaları gerekebilir. Ayrıca kendilerini güneşten azami oranda korumaları da gerekir. Peki, oluşan mevcut lekeler nasıl giderilecek? Bunun için kuru maya maskesini kullanabilirsiniz. Çünkü yaş mayanın sağladığı faydaları sağlamakla birlikte artı olarak ciltteki lekeleri de azaltmaktadır. Siz de kendinize göre bir rutin ayarlayarak bu, yapımı son derece kolay olan maskeyi deneyebilirsiniz.
İşte kullanacağınız malzemeler:
ü 1 yemek kaşığı kuru maya
ü 1 yemek kaşığı su
Yukarıda gördüğünüz gibi maskemiz son derece kolay. Tek yapmanız gereken 1 kaşık kuru maya ile suyu karıştırmaktır. Suyun miktarına gelince... Suyu 1 kaşık olarak versek de siz onu kendiniz ayarlayabilirsiniz… Yani 1 kaşık kuru maya için onu macun kıvamına getirecek kadar su koyabilirsiniz. Tam kıvama gelen maya maskesini yüzünüze sürdükten sonra kuruyana kadar bekleyin. Maskenin yüzünüzde kuruduğunu göreceksiniz. Kuruyunca onu önce ılık suyla kolayca temizleyin. Sonra da soğuk suyla yıkayın. Yani normal çeşme suyundan bahsediyoruz. Çok kurutursanız yüzünüz gerilebilir ve rahatsız edebilir. Bu nedenle kurumaya başlayan maskenin az da olsa henüz ıslak kısımları varken yıkarsanız daha kolay temizleyebilirsiniz.
Yaş Maya Maskesiyle Kırışıklıklarınızı Yok Edin
Kuru maya gibi yaş maya da son derece yaygın bir maske hâline geldi. Bu maskeyi yüzünüzde oluşan kırışıklıkları azaltmak için tercih edebilirsiniz. Kullanacağınız malzemeler:
ü 1 paket yaş maya
ü su
Marketlerde yaş mayalar tekli olarak satılıyor. Küçük kare şeklindeki bu mayaların dilerseniz yarısını kullanabilirsiniz. Tıpkı kuru maya maskesinde olduğu gibi onu macun kıvamına getirecek kadar su kullanarak işleminizi tamamlayabilirsiniz. Maskeyi yüzünüze sürüp 10, 15 dakika kadar bekletin ve sonrasında yine ılık su ile durulayın. Yine en son soğuk su geçebilirsiniz. Bu su normal çeşme suyu olabilir.
Siz de yukarıdaki maya maskeleri ile cilt sorunlarına çözüm bulabilirsiniz.


Seo'lu Makale Nasıl Yazılır?

özgün icerik
Seolu Makale Yazımı

Son yıllarda içerik yazarlığı web siteleri için oldukça önemli bir hâl almaya başladı. Önceleri benzer sitelerden kopyala ve yapıştır yöntemleri tercih ediliyorken artık böyle durumlarda google size eksi veriyor. Kopya yüzünden spam yiyebiliyorsunuz. Bir web sitesi ya da blog için ne kadar emek harcarsanız ve ne kadar özgün çalışmalar hazırlarsanız üst sıralara taşınmanız o kadar kolay oluyor. Şimdi "Bir site içeriği için hangi seo kuralları uygulanmalı?" sorusu üzerinden konumuza açıklık getirelim.
Seo'lu Makale Yazımı
Seo kurallarına uygun makale yazmak için neler yapmanız gerektiğine değinmeden önce "SEO" kelimesinin açılımına bakalım. SEO; search engine optimization demektir. Yani arama motoru optimizasyonu anlamına gelen bir ifadedir. Seo kurallarını uyguladığınızda arama motorları sitenizi daha üst sıralara taşıyacaktır.

Özgün Makale: Seo kurallarına uygun bir içerik hazırlamak istiyorsanız yazdığınız makalede alıntı bir cümle olmamalıdır. Bütün içerik yüzde yüz özgün olarak hazırlanmalıdır. Hazırlanan makaleler ücretli veya ücretsiz testlerle kopya testlerinden geçirilebilir. Yazdığınız makaleler yalnızca google üzerinde değil kendi makalelerinizden de kopya edilmiş olmamalıdır. Buna makale içi kopya diyoruz.
İnternet siteleri için özgün makale hazırlamak büyük önem taşıyor. Özgün ve akıcı bir içerik ziyaretçilerin ilgisini çekebilir ve sitenizde daha çok kalmak isteyebilirler. Google da bu durumu göz ardı etmez ve sitenizi daha üst sıralara taşımada önemli bir etken olur.
Kelime Sayısı: Seo kurallarına uygun bir makale hazırlamak istiyorsanız hazırladığınız içerik en az 300 kelime olmalıdır. Hatta 500 kelime civarında hazırlanan kaliteli yazılar ziyaretçiler için tercih sebebidir. Bu da siteniz için artı bir durum olacaktır. Ama en ideali 1000 kelimedir.

Anahtar Kelimeler: İnsanlar arama motorları yoluyla ulaşmak istediği bilgi için bazı anahtar kelimeler kullanır. Örnek vermek gerekirse; baş ağrısı çeken biri google arama motoru üzerinden "Baş ağrısına iyi gelen bitkiler" diye bir arama yapabilir. Bu bir anahtar kelimedir. Anahtar kelime tek kelimeden ya da bir kelime grubundan oluşabilir. Bunu en doğru şekilde google tamamlayıcı özelliği ile de bulabilirsiniz. Yazacağınız konu ile ilgili doğru anahtar kelimeleri google üzerinden arama yaparak bulabilirsiniz.
Başlık Seçimi ve Kullanımı: Başlık da yazınız kadar önem taşımaktadır. Seçtiğiniz başlık konu ile ilgili olmalıdır. Anahtar kelimeye benzemeli ya da anahtar kelimenin kendisi de olabilir. Ayrıca başlıklar için H1, H2 gibi stilleri kullanmak da SEO açısından işinize yarayabilir.
Fotoğraf ve Video Eklemek: Hazırladığınız içerikle ilgili fotoğraf ya da video eklemek ziyaretçilerin ilgisini çekecektir. Ayrıca eklediğiniz resimlerin altına anahtar kelimeye benzer ya da başlıkla alakalı en fazla 3 kelime olacak şekilde metin girerseniz SEO konusunda önemli bir maddeyi daha yerine getirmiş sayılırsınız.
Bütün bu bilgiler hazırladığınız içeriklerin daha çok ziyaretçi çekmesi ve google tarafından puan verilmesi açısından önemlidir.



İnstagram'da Takipçi Arttırmanın Yolları

instagram takipçi arttırma yöntemleri
İnstagramda Takipçi Arttırma

Sosyal medya kullanıcılarının sayısı gün geçtikçe artıyor. İnstagram başta olmak üzere insanlar çeşitli ağlarda varlık göstermek istiyor. Mutlu ya da önemli anlarını sevdikleriyle paylaşmak için bir sosyal medya hesabı açanların yanında yaptığı işi sergilemek için de hesap açma düşüncesi olanlarla karşılıyoruz. Tabi bir de fenomen olmak gibi bir kaygı da oluşabiliyor. Sosyal medya fenomeni dediğimiz kişilerin bu hesaplar üzerinden tanınarak daha çok kişiye ulaştıklarını görüyoruz. Peki, nasıl bu kadar çok kişiye ulaşabiliyorlar?
İnstagram'da Takipçi Arttırmak İçin Yapmanız Gerekenler
En başta ne kadar takipçiye ulaşmak istediğinize karar vermelisiniz. Kimine göre 10 bin kimine göre 50 bin kimine göre 100 bin hedef kitledir. Bu kitleye ulaşanlar ise daha fazlasını istiyor. Mevcut takipçi sayınız kaç olursa olsun yapmanız gerekenler bellidir. Sırasıyla instagram takipçilerinizi nasıl arttıracağınıza değinelim.
Doğal Olun: Bu maddeye diğer taktik niteliğindeki maddelerin başına koyduk ki doğallığın önemi anlaşılsın. Büyük kitlelere ulaşan hesapların çoğunda doğallıkla ilgili yorumlara rastlayabilirsiniz. Takipçiler tıpkı kendilerinden biri gibi gördükleri kişileri severler. Ayrıca bir hedefe ulaşmak için içinizden gelmeyen ve doğal akışınıza uymayan paylaşımlar yaparsanız bir yerde tıkanırsınız. Karşı taraf sizin beğeni derdinizi fark ettiğinde takip etmesi gereken bir hesap olmadığınızı düşünecektir. Doğallığınız ve enerjiniz paylaşımlarınıza geçtikçe hesabınız büyümeye başlayacaktır.
Etiketlerden Yararlanın: İnstagram kullanımında etiketleri atlamadan paylaşım yapmalısınız. Çünkü etiketler sayesinde ortak ilgi alanları olan kişiler birbirini bulabiliyor. Daha çok etiket kullanarak daha çok kişiye ulaşabilirsiniz. Ayrıca instagramda belli etiketler vardır ki onların paylaşım rekoru kırdığı düşünülüyor. Etiket örneklerine bakarsak
·        #photooftheday
·        #photography
·        #instaphoto gibi etiketler paylaştığınız fotoğrafın daha çok kişi tarafından görülmesini sağlar. Siz de kendi paylaşımınıza özgü ekstra tag kullanarak belli bir takipçi kitlesi oluşturabilirsiniz.
Etiket kullanırken bazı noktalara dikkat etmek gerekir. İş yerinizin hesabını yönetiyorsanız sırf popüler olduğu için ya da takipçi toplamak için alakasız tag kullanmanız samimiyetsizlik göstergesi olacaktır. Bu konuda daha rahat davranarak ve işinizi yansıtan etiketleri kullanarak doğal takipçi kazanabilirsiniz.
Fotoğraf Kalitesi Önemli: Biliyor musunuz, sadece fotoğraf kalitesini arttırarak bile hesabınızı büyütebilirsiniz. İnstagramın en bariz özelliği fotoğraf paylaşımıdır. Paylaştığınız fotoğraflar ne denli kaliteli olursa o kadar beğeni toplayacaktır.

Yukarıdaki bilgilerden yola çıkarak konuyu özetleyecek olursak bir ilgi alanınız olmalıdır. Yaptığınız paylaşımlar da bu doğrultuda seçilmelidir. Konu ile ilgili etiket kullanmayı ihmal etmezseniz daha çok kişiye ulaşarak çevrenizi genişletebilirsiniz. Son olarak da fotoğraflarınızı kaliteli bir makineyle çekmelisiniz. Ya da cep telefonunuzla çekim yaparken ışığı iyi ayarlayarak yaptığınız paylaşımlarla beğeni toplayabilirsiniz.