Sosyal hayatta
ev hanımı mı, kadın mı, eş mi, temizlikçi mi, bulaşıkçı mı, müdür mü, patron
mu, anne mi, işçi mi yoksa memur musunuz? Statü karmaşası yaşayan kadınların
derdinden yine kadınlar anlar elbette. Evinde ev hanımı, yeri geldiğinde
sevgili, yeri geldiğinde iş kadını veya her ne statüde çalışıyorsa o olabilmeyi
başarmak söylendiği kadar kolay değil. Çünkü bizlere doğuştan bu ayrım
öğretilmiyor. Nerede, nasıl, hangi zorluklarla karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Kadınlar
çok konuşur, kadınlar bazen gereksiz konuşur, derler. Aslında ayakta
durabilmeyi o, çok ve boş konuşmalara borçlu olduğumuzu bilmezler. Kendimizi
anlatmak için delicesine çırpınmak yerine kendimiz olabilmeyi başarabilsek ne
güzel olurdu. Sizler de yaşadığınız karmaşadan kurtulup öz benliğinize uygun davranmak
istiyorsanız aşağıdaki harika önerilere bir göz atın derim.
Kadınlara Tavsiyeler |
Gün Bugün
Kafanızda onlarca
hatta yüzlerce sorun yumağı dolaşıyor. Günlük işlerinizi bile olması gerektiği
gibi yapamıyorsunuz ki hedefleriniz ve hayalleriniz üzerinde çalışabilesiniz. Ama
ya yarın yoksa? Yarın için endişelenmek veya gelecek için karamsarlığa kapılmak
bugünün çürütülmesi demektir. Gelecekte yaşamayı alışkanlık hâline getirenlerin
bugünü yoktur. Onlar hiç bugünde yaşamazlar. Hep bir plan ve kontrol
derdindedirler. Ama hayat, senin planladığın gibi gitmez çoğu zaman.
Sen plan yaparken doğan güneş batışa geçiyor
da haberin bile olmuyor. Sen plan yaparken ötüşen kumru kuşlarının bahçeyi terk
etme vakti geliyor da farkına varmıyorsun. Sonra da hayatın renksizliğinden
tekdüzeliğinden şikâyet ediyorsun. Koca evrenin renkleri senin için. Bahçendeki
ağaçların renkleri, çiçekler, kuşlar ve gökyüzü senin için. Söylesene doğadan daha
güzel bir yeşille karşılaştın mı hiç? Gökyüzünden daha güzel bir beyaz ve mavi
gördün mü hayatında? Temiz bir havayı içine coşkuyla çekmenin lüksünü yaşadın
mı? Bırak bunların hepsini, sokağa çıkıp da bir ota bakarak sen ne güzelsin,
dedin mi? Ben dedim. Otlarla, kuşlarla, kedilerle, köpeklerle, çiçeklerle
konuştum. Birbirimizi dinlediğimizden emin olarak konuştum. Konuştukça duygu
akışının hızlandığını hissettim.
Sabah kahvaltıda
çay bardağınızı kaldırıp oh, mis gibisin, sen ne güzel şeysin dediniz mi? Kokladınız
mı içtiğiniz çayı.
Aynaya baktığınızda
emzikle ortalarda dolaşan minik bebeğin yetişkin hâline haydi, rast gelsin,
ayağın taşa değmesin dediniz mi? Mıncıkladınız mı minnoş yanaklarını? Demediyseniz
bunları bir deneyin. Bir tanesini yapmayı deneyin. Sonuçlar muhteşem olacak,
inanıyorum.
Teslimiyet Duygusu
Bu maddeyi
her şeyin başına koymak gerekiyor aslında. Makalenin başına, hayatımızın en
başına ve tüm düşüncelerin başına koymak... Teslim olamadığımız için mutsuzuz. Dilden
değil kalpten bir teslimiyet. Kadınların duygu dünyası daha karmaşıktır. Bu nedenle
inişli çıkışlı anlar yaşıyoruz. Bazen mutluluktan havalara uçarken kimi zaman
aynı hızda yere çakılabiliyoruz. Hormonlar diyelim, duygular diyelim… Bu iniş
ve çıkışları dengede tutmanın tek yoludur teslimiyet. Her ne oluyorsa O;
görüyor, biliyor ve duyuyor. Acı çektiğinizi, bir şeyleri değiştirmek
istediğinizi, bir şeylerden canınızın yandığını… Hepsini ama hepsini biliyor ve
görüyor. Eğer o beni ve yarattığı her kulunu seviyorsa mutlaka bir şeyler böyle
olması gerekiyordur. O görüyorsa sorun yok, diyebilmek. Mutlaka şu an farkına
varamadığım ama bana sunacağı güzellikler var, diye bir düşüncenin içine
girebilmek. Teslim olmayı kalpten dilemek…
Herkes Biricik
Senin şu
dünyaya kattığın renk kimsede yok. Eğer sevilebilmek için başkasının kimliğine
ve görüntüsüne bürünürsen başkasının kopyası olursun. Senden başka sen yok. Sen
olmayı başaramazsan insanları kendi renginden mahrum bırakırsın. Kapladığın alan
bomboş kalır ve sen hiç yokmuşsun gibi olur. Değiş ama olumsuz yanların için
bunu iste. Gülüşün, duruşun, saçın, görüntün, tarzın, tercihlerin yalnızca
kalbinden geçenlere göre olsun. Düşün, ben gerçekte nasıl biriyim ve nasıl
görünmek istiyorum?
Her Daim Aşk
Gün bugün
maddesinde bahsetmiştik ya her şeye sevgiyle bakmaktan, işte buradan yola
çıkıyoruz. Her daim hayata aşkla yaklaşmazsak dişi olmanın ağırlığından nasıl
kurtulabiliriz? Evinde, işinde, okulunda belini büken ağırlıklarla mücadele
eden kadınların ayakta kalması başka neyle mümkün olabilir ki? Fitnessla mı? Kas
yaparak mı? Elbette spor hayatımızın bir parçası olmalı ki bir sonraki maddemiz
de bu olacak. Fakat kadının gücü içindeki sevgiden gelir.
Spor
Spor denince
bilgi karmaşası yaşıyoruz. Aslında ne için spor yaptığımız önemli. Her sağlıklı
insanın güne ısınarak başlaması bel ve omuz tutulmalarına veya
rahatsızlıklarına karşı faydalı olabilir. Ayrıca kasların gevşemesi güne daha
dinamik ve enerjik başlamak için önemlidir. İş hayatında mutsuz olanların
sabahları yarım saat kültürfizik hareketlerini yaparak evden çıkmasının
hayatına neler katacağını deneyimlemesini tavsiye ederim.
Size Ait Bir Alan
Eviniz
uygunsa kendinize özel bir oda hazırlayın. İçinde sevdiğiniz objeler,
çiçekleriniz, bakım ürünleriniz, hobileriniz, kitaplarınız, kitaplığınız,
sevdiğiniz renkler ve nesneler olsun. Kadınların kafasını dinleyeceği, uzunca
düşünebileceği, deşarj olabileceği ve ibadetini yapabileceği bir odasının
olması huzuru için önemlidir. Herkesin böyle bir alanı olabilir ama evin tüm
karmaşasını yüklenen kadınların buna daha çok ihtiyacı var. Eğer böyle bir
alanınız yoksa salonunuzun veya ortak kullandığınız bir odanın köşesine bir
masa/ sehpa koyun. Üzerine aynı mantıkla sevdiğiniz çiçeği, hatırlatmaları ve
benzer objeleri koyun. Onlara bakarak kendinizi hatırlayın. O da yoksa
kolunuzda bir bileklik olsun ve içinde sizi siz yapan kelimeler, cümleler
olsun. Boynunuza bir kolye takın ve orada kilit kelimeleriniz yazılı dursun. İmkânlarınız
kısıtlıysa üzülmeyin. Aldığınız nefes bile özel. Şu an sahip olamadıklarınız
gelecekte de aynı durumda olacağınızı göstermez.
Her Şeyin Daha İyisi
Her şeyin
daha iyisi vardır. Hoşunuza gitmeyen durumların size kattığı değerler vardır. Tüm
kalbinizle sarıldığınız insanların hayatınızdan çıkması size yeni yollar ve
büyük kapılar açabilir ancak uğurlamasını bilirseniz… Gidenleri sevgiyle
uğurlayabilelim ki gelenleri de sevgiyle karşılayabilelim.
#yazargibiyim #makaleseç