Hayatımızdaki Dönüm Noktaları |
Hayatımızda dönüm noktaları vardır. Bu dönüm
noktaları kiminin aydınlanma zamanını ifade eder. Kimisi ise bu zamanların
hiç farkına varmadan yaşayıp gider. Kendini bilmeyen, kendini tanıma gibi bir
çaba içinde olmayan insanlar bu dönüp noktalarını kaçırabilirler. Bu da demek
oluyor ki hayatın onlara sunduğu yeni fırsatlardan hiç değmeden geçip giderler.
Kimi insanlar vardır. 20 yıl aynı işte çalışmış, 20 yıl
aynı yoldan gelip gitmiştir. Onlardaki bu azmi ve istikrarı görüp de imrenmemek
elde değil tabi. Büyük bir başarı. Herkesin yapamayacağı kadar tekdüze bir
hayat. Belki de çevrenin görünmez psikolojik baskıları sonucu oluşmuş düşünce
kalıpları. Düzenli bir hayat, onların istediği zamanda evlilik, onların
istediği zamanda çocuk sahibi olmak ve tabii ki onları tatmin edecek ve uzun
süre devam eden bir işte çalışıyor olmak. Gördüğünüz gibi sanki her şey onlar
için. Sizin kişiliğinizin bir değeri kalmamış gibi.
Dönüm
Noktaları Son Şansımız Olabilir
Hayatımızdaki
dönüm noktaları uzmanlara göre 20-25 arası ve 30-35 yaş arasıdır.
Bu rakamlar esnetilebilir. Ama genel mantık bu şekilde yürümektedir. Bu
dönemlerde bireyler kendi hayatlarını sorgulamaya başlarlarmış. En çok da iş
hayatlarını ve tabii ki kişiliklerini.
·
Gerçekten bu işi mi yapmak istiyorum?
·
Gerçekten bu hayatı mı yaşamak istiyorum?
·
Gerçekten bu ortamda mı hayat sürmek
istiyorum?
Bunları soran birinin içine çoktan kurt
düşmüştür bile. Meslek seçimi yaparken son derece idealist miydiniz? Yoksa ‘Aman,
üniversiteye gideyim de şu çevre baskısından bir kurtulayım. Üniversite üniversitedir
nasılsa. Kafam rahat. Bir süre bu şekilde idare ederim.’ mi dediniz.
Mezuniyete doğru iş ciddiye binmeye başlar. Artık
ciddi adımlar atmanız gerekiyordur. Mesleğinizle ilgili içinizde şüpheler
birikmeye başlar. ‘Ama bu kadar okudum, boşa mı gitsin?’lerden kurtulamazsınız.
Kendinizi zorlayarak iş hayatına atılırsınız. Bir süre problemlerle boğuşup bir
yerde pes edersiniz. Yeter, dersiniz. Yeter, bir sorun var. Başkalarında olmayan
bir sorun. Ben bu mesleği benimseyemiyorum. Sevemiyorum. Kendimi buraya ait
hissetmiyorum. Yaşınız 30 olmuştur artık. Bu yaştan sonra meslek mi
değiştirilir. Millet ne der? Ya başarısız olursam. Üstelik işimden ayrılırsam
yeni bir iş de bulamayabilirim. Korkular, korkular… Size de tanıdık geldi mi? Eğer
siz de aynı süreçten geçtiyseniz ya da geçiyorsanız birkaç öneri paylaşmak
isterim.
Hobilerinizi
Gözden Geçirin
Yaptığınız işte mutlu değilseniz sebeplerini iyi
düşünün.
Yeterli
Donanım: İlk sebebi işinizle ilgili yeterli donanıma sahip
olmamanız olabilir. Yani meslekî eksiklikler sizi meslekten soğutabilir. Bunun farkına
varıp işinizde iyi bir noktaya gelirseniz belki fikriniz değişebilir.
Hobileriniz:
Neyi seviyorsunuz? Nelerden hoşlanıyorsunuz? Ömür boyu yapmak isteyeceğiniz
neler var? Düşündükçe içinizde heyecana sebep olan ve kalbinizi ateş gibi
yakan, tutkuyla istediğiniz bir iş var mı? Eğer varsa sizin hayatınızın mesleği
olabilir. Sevdiğiniz işi yaparak çalışma sendromundan kurtulabilirsiniz. Yaşadığınız
mutsuzluk ve tükenmişlik de sona erebilir.
Sevdiğiniz
İş ile İlgili Deneyiminiz Var mı?: Tamam, sevdiğiniz işi
yapın ama 30 yaşından sonra meslek
değiştirmek ya da eğitim aldığınızın dışında bir mesleğe geçiş yapmak kolay
değildir. Bunun için birden bire işinizden ayrılmak yerine önce biraz donanım
sahibi olmayı deneyin. İşinizle birlikte yeni bir deneyim kazanmak zor
olacaktır. İkisini birlikte yürütmek sizi zorlayabilir. Bu yeni hayatı ne kadar
istediğinizi de o anki azminiz gösterecektir.
Ya İşsizseniz?:
Mevcut bir işiniz varsa konforunuzu bozup yeni bir hayata ve maceraya atılmak
zor gelebilir. Bu nedenle önce biraz tecrübe biriktirmenizi önerdim. Ama ya
işsizseniz? İşsizseniz zaten çok da fazla seçeneğiniz yok. Uzun süre deneyimli
olduğunuz alanda bir iş bulamadıysanız ve mevcut işinizin sizin kaderiniz
olmadığını düşünmeye başladıysanız seçenekleri çoğaltabilirsiniz. Yani meslek
değiştirmeyi ciddi ciddi düşünebilirsiniz. Ama bunun için de biraz çaba
sarfetmek gerekeceğinden öncelikle kararlı olmalısınız. Sonra madem işsizsiniz
geçici bir iş bulabilirsiniz. İnsanların ne düşündüğü önemli değil. Önemli olan
kimseye muhtaç olmayacak kadar bir iş bulmanız. Sonrasında hep o hayalini
kurduğunuz mesleğe nasıl geçiş yapacağınızı düşünün. Geçici işlerle birikim
yapmaya çalışırken masraflarınızı da kısmaya çalışın. Gerekirse bir süre
eskisinden daha az bir maaşla çalışmayı kabul edin. Hedefinize giden yol
sandığınızdan daha zorlu olabilir.
Kolayı
Var:
Hayalinizdeki meslek ve hobilerinizle ilgili kolayı var. Diyelim el sanatları
ile ilgili yetenekleriniz var. Bir şeyler üretiyorsunuz. O zaman düşük maliyetlerle
bunu değerlendirebilirsiniz. Nasıl sistemli hâle geçirebileceğinizle ilgili
araştırma yapabilirsiniz.
Bütün bunları 20 ile 35 yaş arasında yapabilirsiniz. Ama
söylemesi kadar başarması kolay değil. Herkesin aynı cesareti gösterebileceğini
sanmıyorum.
İkinci
Şansınızı İyi Değerlendirin
Birden fazla hobiniz ve yapmaktan hoşlandığınız işler
olabilir. ama bunların hepsini ikinci mesleğiniz yapamazsınız. Çünkü bazılarını
çok seversiniz ama haftada bir iki saat oyalanacak kadardır. Bazıları vardır ki
hiç bırakmak istemezsiniz. İşte bu hiç bıkmadan yapabileceklerinizi iyi seçmelisiniz.
Başka bir detaya daha dikkat etmelisiniz. O da
karakteriniz. Kimileri yıllarca aynı pozisyonda ve bir ofis ortamında çalışmaya
meyilli iken kimileri de daha hareketli bir yapıya sahiptir. Bir ofisten
çalışma hayatını sürdürmek istemeyenler bol bol seyahat edebileceği, en azından
gün içinde hareket edebileceği meslekler seçmelidir. Halkla ilişkiler, reklam,
medya gibi sektörler onlar için daha uygundur.
İşte kafanızdaki bazı soru işaretlerine göre belli başlı
problemler ve cevapları. Ya artık çok geç dersiniz. Ya da her şeye rağmen bir
şansım daha var. Bundan sonra mutlu olacağım işi yapmak ve mutlu olacağım bir
hayat tarzı sürmek istiyorum dersiniz. Seçim sizin.
Ayşe OKTAY #makalesec #yazargibiyim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder