6 Ocak 2018 Cumartesi

Konuşan Evler Döşeyelim


Evler; modern zamanın otelleri, eski zamanların devingen yaşam alanları. Evler bir çeşit şablon görevi görüyor zamanımızda. Bizim şablonumuz, kimliğimizin şablonu ya da ait olduğumuz kesimin şablonu. Evler, evler, evler… Modern zamanda dokunun yüzeyden bakılıp anlaşılamadığı evler. Konuşamayan evler var çokça, konuşamadığı için donukluktan kurtulamayanlar…
ev dekorasyonu
Konuşan Evler Dekorasyonu

Eviniz Ne Söylüyor?
Eviniz ne söylüyor, siz ne anlıyorsunuz? Elbette herkes evini itinayla döşüyor. Falanca kişinin evinden daha gösterişli bir ev için uğraşıyor. Ama neye göre, kime göre? Eviniz bittiğinde size ne söylüyor? Ev sahibim, ne kadar da özentisin mi diyor yoksa ben neyim şimdi mi?
Yeni gelin evleri gibi bulduğunuzu doldurdunuz mu içine? Nasıl nefes alacaksınız şimdi? 150 çocuklu(olmayacağını düşündüğüm için olmayacak bir rakam vermeyi düşündüm.) aile gibi eviniz size ne söylüyor anlayabilecek misiniz? Kalabalıklar içinde kaybolmak mı istediğiniz? Sadeleşin işte, çok da zor değil ya… Sadeleşin ve kurtulun karmaşadan. Ancak o zaman konuşan evlere sahip olabilirsiniz. Yetmez ama başlangıç için ilk seçeneğiz bu. Merdivenin ilk basamağı bu. Daha söyleyelim de karmaşadan kurtulun ve duvarlarınız ne söylüyor, koltuklarınız kime sesleniyor bir dinleyin?
ev dekorasyonu
konuşan evler

Şöyle Bir Manzara Olabilir Sizinki
Koltuklar Konuşuyor: Ey ev sahibem, sen beni aldın getirdin buraya ama ben otantik dağ köylerine renk katmak için yapıldım. Ustam beni dağ sümbüllerinin arasında hayal etmiş. Sen ki çok uzaksın benim memleketimden. Anlamazsın dilimden.
Sehpalar Konuşuyor: Ey ev sahibem, benim imajinasyonum klasik İngiliz evleri düşünülerek yapıldı. Oysa sen hiç yaklaşamayacak kadar uzaksın benim doğduğum yerlere. Sırf gösteriş uğruna aldın getirdin beni bu daireye.
Perdeler Konuşuyor: Ey ev sahibem, ben ki çok okuyan, çok izleyen, modern ve elit bir tasarımcının elinden çıktım. Oysa sen her gün bana gün arkadaşlarınla günün dizilerini izletiyorsun. Hak mı bana bu yaptığın? Ben buraya ait değilim. Şimdi sökülelim ve gidelim buralardan!
Evinizin Sizinle Konuşsun

Açık ve net söylüyorum ki kendi kültürünüze ve yaşam tarzınıza uygun eşyalar seçin. Onlara işkence etmeyin. Ait oldukları yerde durmalarına izin verin. Böylece onların sohbetine siz de katılabilirsiniz. Dilinden anlayabilir, dokusunu çözebilirsiniz. Sizin de konuşan evleriniz olur. Ne zaman ne istediklerini bilirsiniz.

2 Ocak 2018 Salı

Motivasyon Arttıracak Gerçekçi Bir Yöntem


Motivasyon teknikleri herkesin kendi mizacına göre değişebiliyor. Ama genel bir arama yaptığınızda işinize yaramayacak onlarca yöntemle karşılaşacaksınız. İçi boş telkinlerle insanlara hiç de gerçekçi olmayan vaatler sunulduğunu göreceksiniz. Örneğin; tükenmişlikte dibe vuran ve yataktan kalkacak gücü bulamayan birine kalk arkadaşlarınla sosyalleş ( belki de sosyalleşecek arkadaşı yok, olamaz mı?) demek gibi. Üstelik herkes aynı yaşta motivasyon sorunu yaşamıyor. 30 yaşında birinin ha deyince arkadaşlarıyla buluşması çok da mümkün olmuyor. İlk gençlik dönemlerine benzemiyor hayatın ilerleyen yılları. Artık kimseden bir beklentiye girmeden kendi başınıza ayağa kalkmanın yollarını öğrenmenin zamanı geldi.

motivasyon arttırma yöntemleri
motivasyon teknikleri


İç Dünyanıza Dönün
Günümüzde insanlar az etkili olan dış motivasyon kaynaklarından doğrudan etkilenemiyor. Artık daha çok derinleşmeye ihtiyaç duyuluyor. Yavaş yavaş çözümün kendi iç dünyamızda olduğu anlaşılıyor.
 Yıllarca yolda yürürken arkadan yavaşça yaklaşan arabadan çıkan birinin tüm hayatınızı değiştireceğinin hayaliniz kurdunuz. Telefonunuz her çaldığında “işte şimdi o arayan kişi bana hayalimdeki hayatın müjdesini verecek” diye heyecanla telefona koştunuz. Ama bir de baktınız ki arayan kişi sizi heyecanlandıracak biri değil, monoton hayatınızın bir parçası olan kişilerdendi. Olmadı, Mısır’daki büyük dedenizin size bıraktığı mirasın elinize ne zaman ulaşacağını bekleyip durdunuz.
Fark ettiniz mi? Yukarıdaki örneklerde hep başkalarından bir beklenti içindesiniz. Tek başınıza bir değeriniz olmadığı mesajını kendinize çoktan aşılamışsınız. O zaman içe dönme vakti gelmedi mi?
İç dünyanızdaki sevgi enerjisi tahmin edemeyeceğiniz kadar yüksek ve onarıcı bir enerjidir. Ama siz sevgi sözcüğünden bile korkmuş hâldesiniz, haksız mıyım? Saf bir sevginin varlığına inanmak istemiyorsunuz bir türlü. Ne zaman birileri sevgiden bahsetse hemen kökleşmiş öfkeniz bedeninizde vücut buluyor. Korkutucu da olabiliyorsunuz, kabul edin. Ama kendinizi suçlamayın. Belki derinlerde, çok eskilerde sevgi kapılarınızı kapatacak bir deneyim yaşadınız. Ama onu siz bile unuttunuz. Hatırlıyor da olabilirsiniz. Fakat yaşadığınız bu sorunların kaynağının o olabileceği aklınıza bile gelmiyor.
Harekete Geçin!
Anlıyorum, her şey çok karmaşık ve birbiri üstüne yığınla gelen sorunlardan başınızı kaldıramıyorsunuz. Biriken ağırlık yüzünden bir derman aramaya bile gidecek gücünüz yok. Ama durmadan “Neden hep ben, Neden hep böyle oluyor, Bu ne biçim bir kısır döngü?” diyor olabilirsiniz. Yapacağınız şey çok da zor değil. Motivasyon arttıracak gerçekçi bir yöntem arıyor ama kendinizi güçsüz hissediyorsanız ve uzun süredir sorunlarınızı görmezden geliyorsanız birikmiş olabilirler ve hepsini tek tek ele almayı deneyebilirsiniz.
Farz edelim uzun süredir işsizsiniz ve birikim yapamıyorsunuz. Hep aynı döngülerden geçiyorsunuz diyelim. Uzmanlar bu sorunun genelde çocukluk döneminde yaşanan bazı olaylardan dolayı yaşandığını ileri sürüyor. Sonradan yaşanmış bir deneyim de olabilir. Önemli olan yaşadığınız bir olayın sizde bazı tıkanıklıklara yol açmasıdır. İmkânınız varsa bu konuda yardım alabilirsiniz. Ama işsiz ve imkânları sınırlı bir insandan bahsediyoruz şu an. Peki, siz ne yapabilirsiniz?
Bir kâğıt kalemle sorunu çözmeye başlayabileceğiniz söyleniyor. Yaşadığınız sorunları yazarak üzerinizdeki ağırlık ve negatif duygulardan kurtulabilirmişsiniz. Ama bunun da bir yöntemi var. Öncelikle yaşadığınız sorunla ilgili yoğun olarak hissettiğiniz duyguyu belirlemelisiniz. Yani işsizliğiniz size ne hissettiriyor. İş başvurusu yaparken hep olmayacağını mı düşünüyorsunuz? Peki, bunun nedeni nedir? Bu sırada kendinizi yetersiz mi hissediyorsunuz, iş başvurusu yaparken utanç mı duyuyorsunuz yoksa öfke duygusu mu ağır basıyor? Tam olarak hissettiğiniz duyguyu belirlemeniz gerekiyormuş. Çünkü insanın değişimi duygu değişimine bağlıymış. Sadece kuru kuru “Ben mutluyum, Ben başarılıyım” gibi telkinleri tekrarlamak çoğu zaman işe yaramıyormuş. Bedenimiz mutluluk duygusunu hissetmezse onu kandırdığımızı hemen anlayıveriyormuş. Mutsuz biri “Ben çok mutluyum.” Dediğinde bedeni ona alaycı bir gülümsemeyle “ Hadi oradan!” deyiveriyormuş.
O zaman ilk olarak size bu çaresizliği hissettiren yoğun duyguyu bulmalıymışsınız. Bu duyguyu bulduktan sonra o duyguyla ilgili geçmiş deneyimlerinizi hatırlamanız gerekiyor. Aynı duyguyu yaşadığınız deneyimler. En geriye gittikten sonra yaşadığınız olayda ne hissettiyseniz bir bir kâğıda yazıyorsunuz. Ama olduğu gibi. Bu sırada ağlamanıza hâkim olamayabilirsiniz ki zaten bu şekilde rahatlayacaksınız. Daha sonra bu negatif duygunun pozitife çevrilmesi için onu kabul edip karşı tarafı affettiğinizi yazacaksınız. Tekrar tekrar af cümlelerinizi sıralayarak buna inanacaksınız. Yürekten affettikten sonra sıra sevgi sözcüklerine geliyor. Öfke duyduğunuz belki de hayatınızın bir parçası olan kişiyi önce affedip sonra onu sevdiğinizi söyleyeceksiniz. Ama koşulsuz bir sevgi. Beklentisiz ve saf. Sonra da işin İlahi boyutunu kavramak geliyor.
Varlığımızın kaynağı yaratıcımız Allah’la ilgili içimizde büyük bir sevgi olmalı. O sevginin yerini öfke almışsa bir an önce O’na yoğun sevgi hisleriyle dolmalıymışız. Ona ulaşmak, onun sevgisine varmak için güçlü bir sevgi akışını içimizde hissetmemiz gerekiyormuş. Sevgiyi ve huzuru bulmak, sorunlarımızı çözmek için öncelikle varlık kaynağımız olan yaratıcımıza yani Allah’a karşı olan duygularımızı yoğun sevgiye çevirmemiz gerekiyor.

 Motivasyon teknikleri ile ilgili hazırladığım bu yazıya son olarak önemli bir detay eklemek istiyorum. İçinizdeki kavganın bitmesi yalnız ve yalnız teslimiyetle mümkün. Öyle teslim oldum demekle de olmuyor. Tüm kalbinizle yaradana teslim olmayı dileyin ve mucizeleri bekleyin. Aldığınız nefesin bile mucize olduğunu anlamaya başlayacaksınız. Aydınlanmanızı yaşayacak ve başka ve yeni bir sizle hayata devam edeceksiniz. Deneyin ve görün.
Sherlock Holmes hafıza tekniğini anlattığım yazıma buradan ulaşabilirsiniz.