Motivasyon
teknikleri herkesin kendi mizacına göre değişebiliyor. Ama genel
bir arama yaptığınızda işinize yaramayacak onlarca yöntemle karşılaşacaksınız.
İçi boş telkinlerle insanlara hiç de gerçekçi olmayan vaatler sunulduğunu
göreceksiniz. Örneğin; tükenmişlikte dibe vuran ve yataktan kalkacak gücü
bulamayan birine kalk arkadaşlarınla sosyalleş ( belki de sosyalleşecek
arkadaşı yok, olamaz mı?) demek gibi. Üstelik herkes aynı yaşta motivasyon
sorunu yaşamıyor. 30 yaşında birinin ha deyince arkadaşlarıyla buluşması çok da
mümkün olmuyor. İlk gençlik dönemlerine benzemiyor hayatın ilerleyen yılları.
Artık kimseden bir beklentiye girmeden kendi başınıza ayağa kalkmanın yollarını
öğrenmenin zamanı geldi.
|
motivasyon teknikleri |
İç Dünyanıza
Dönün
Günümüzde insanlar az etkili olan dış motivasyon kaynaklarından doğrudan etkilenemiyor. Artık daha
çok derinleşmeye ihtiyaç duyuluyor. Yavaş yavaş çözümün kendi iç dünyamızda
olduğu anlaşılıyor.
Yıllarca yolda
yürürken arkadan yavaşça yaklaşan arabadan çıkan birinin tüm hayatınızı
değiştireceğinin hayaliniz kurdunuz. Telefonunuz her çaldığında “işte şimdi o
arayan kişi bana hayalimdeki hayatın müjdesini verecek” diye heyecanla telefona
koştunuz. Ama bir de baktınız ki arayan kişi sizi heyecanlandıracak biri değil,
monoton hayatınızın bir parçası olan kişilerdendi. Olmadı, Mısır’daki büyük
dedenizin size bıraktığı mirasın elinize ne zaman ulaşacağını bekleyip
durdunuz.
Fark ettiniz mi? Yukarıdaki örneklerde hep başkalarından
bir beklenti içindesiniz. Tek başınıza bir değeriniz olmadığı mesajını
kendinize çoktan aşılamışsınız. O zaman içe dönme vakti gelmedi mi?
İç dünyanızdaki sevgi enerjisi tahmin edemeyeceğiniz
kadar yüksek ve onarıcı bir enerjidir. Ama siz sevgi sözcüğünden bile korkmuş
hâldesiniz, haksız mıyım? Saf bir sevginin varlığına inanmak istemiyorsunuz bir
türlü. Ne zaman birileri sevgiden bahsetse hemen kökleşmiş öfkeniz bedeninizde
vücut buluyor. Korkutucu da olabiliyorsunuz, kabul edin. Ama kendinizi
suçlamayın. Belki derinlerde, çok eskilerde sevgi kapılarınızı kapatacak bir
deneyim yaşadınız. Ama onu siz bile unuttunuz. Hatırlıyor da olabilirsiniz. Fakat
yaşadığınız bu sorunların kaynağının o olabileceği aklınıza bile gelmiyor.
Harekete
Geçin!
Anlıyorum, her şey çok karmaşık ve birbiri üstüne
yığınla gelen sorunlardan başınızı kaldıramıyorsunuz. Biriken ağırlık yüzünden
bir derman aramaya bile gidecek gücünüz yok. Ama durmadan “Neden hep ben, Neden
hep böyle oluyor, Bu ne biçim bir kısır döngü?” diyor olabilirsiniz.
Yapacağınız şey çok da zor değil. Motivasyon
arttıracak gerçekçi bir yöntem arıyor ama kendinizi güçsüz hissediyorsanız
ve uzun süredir sorunlarınızı görmezden geliyorsanız birikmiş olabilirler ve
hepsini tek tek ele almayı deneyebilirsiniz.
Farz edelim uzun süredir işsizsiniz ve birikim
yapamıyorsunuz. Hep aynı döngülerden geçiyorsunuz diyelim. Uzmanlar bu sorunun
genelde çocukluk döneminde yaşanan bazı olaylardan dolayı yaşandığını ileri
sürüyor. Sonradan yaşanmış bir deneyim de olabilir. Önemli olan yaşadığınız bir
olayın sizde bazı tıkanıklıklara yol açmasıdır. İmkânınız varsa bu konuda yardım
alabilirsiniz. Ama işsiz ve imkânları sınırlı bir insandan bahsediyoruz şu an.
Peki, siz ne yapabilirsiniz?
Bir kâğıt kalemle sorunu çözmeye başlayabileceğiniz
söyleniyor. Yaşadığınız sorunları yazarak üzerinizdeki ağırlık ve negatif
duygulardan kurtulabilirmişsiniz. Ama bunun da bir yöntemi var. Öncelikle
yaşadığınız sorunla ilgili yoğun olarak hissettiğiniz duyguyu belirlemelisiniz.
Yani işsizliğiniz size ne hissettiriyor. İş başvurusu yaparken hep olmayacağını
mı düşünüyorsunuz? Peki, bunun nedeni nedir? Bu sırada kendinizi yetersiz mi
hissediyorsunuz, iş başvurusu yaparken utanç mı duyuyorsunuz yoksa öfke duygusu
mu ağır basıyor? Tam olarak hissettiğiniz duyguyu belirlemeniz gerekiyormuş. Çünkü insanın değişimi duygu
değişimine bağlıymış. Sadece kuru kuru “Ben mutluyum, Ben başarılıyım”
gibi telkinleri tekrarlamak çoğu zaman işe yaramıyormuş. Bedenimiz mutluluk
duygusunu hissetmezse onu kandırdığımızı hemen anlayıveriyormuş. Mutsuz biri
“Ben çok mutluyum.” Dediğinde bedeni ona alaycı bir gülümsemeyle “ Hadi
oradan!” deyiveriyormuş.
O zaman ilk olarak size bu çaresizliği hissettiren yoğun
duyguyu bulmalıymışsınız. Bu duyguyu bulduktan sonra o duyguyla ilgili geçmiş
deneyimlerinizi hatırlamanız gerekiyor. Aynı duyguyu yaşadığınız deneyimler. En
geriye gittikten sonra yaşadığınız olayda ne hissettiyseniz bir bir kâğıda
yazıyorsunuz. Ama olduğu gibi. Bu sırada ağlamanıza hâkim olamayabilirsiniz ki
zaten bu şekilde rahatlayacaksınız. Daha sonra bu negatif duygunun pozitife
çevrilmesi için onu kabul edip karşı tarafı affettiğinizi yazacaksınız. Tekrar
tekrar af cümlelerinizi sıralayarak buna inanacaksınız. Yürekten affettikten
sonra sıra sevgi sözcüklerine geliyor. Öfke duyduğunuz belki de hayatınızın bir
parçası olan kişiyi önce affedip sonra onu sevdiğinizi söyleyeceksiniz. Ama
koşulsuz bir sevgi. Beklentisiz ve saf. Sonra da işin İlahi boyutunu kavramak
geliyor.
Varlığımızın kaynağı yaratıcımız Allah’la ilgili
içimizde büyük bir sevgi olmalı. O sevginin yerini öfke almışsa bir an önce
O’na yoğun sevgi hisleriyle dolmalıymışız. Ona ulaşmak, onun sevgisine varmak
için güçlü bir sevgi akışını içimizde hissetmemiz gerekiyormuş. Sevgiyi ve
huzuru bulmak, sorunlarımızı çözmek için öncelikle varlık kaynağımız olan
yaratıcımıza yani Allah’a karşı olan duygularımızı yoğun sevgiye çevirmemiz
gerekiyor.
Motivasyon teknikleri
ile ilgili hazırladığım bu yazıya son olarak önemli bir detay eklemek
istiyorum. İçinizdeki kavganın bitmesi yalnız ve yalnız teslimiyetle mümkün.
Öyle teslim oldum demekle de olmuyor. Tüm kalbinizle yaradana teslim olmayı
dileyin ve mucizeleri bekleyin. Aldığınız nefesin bile mucize olduğunu anlamaya
başlayacaksınız. Aydınlanmanızı yaşayacak ve başka ve yeni bir sizle hayata
devam edeceksiniz. Deneyin ve görün.
Sherlock Holmes hafıza tekniğini anlattığım yazıma buradan ulaşabilirsiniz.